22 Temmuz 2023

Durum Raporu /yirmibeş

(Durum Raporu dizisinin 25. bölümünü yazmaya başladığımda 21 Haziran'dı. Şimdi 22 Temmuz oldu. Yaklaşık bir aydır tamamlanmayı ve yayına girmeyi bekleyen bir bölüm oldu. Yazının devamında bu süreçte olup bitenlerden kısaca söz etmek istiyorum.)

Geçtiğimiz Cuma günü (19 Haziran) öğrencilerimiz karne sevincini yaşadı. Böylece onlar ve öğretmenler için yaz tatili başlamış oldu. Haziranlar bu yönüyle yeni heyecanların, yeni mutlulukların ve yeni başlangıçların mevsimi olmuştur. Umarım yeni eğitim - öğretim yılında daha iyi, daha güzel, daha mutlu ve umutlu başlangıçlar yaparız. Son yıllarda millet olarak çeşitli sıkıntılar, problemler ve felaketler ile mücadele etmek zorunda kaldık. Umarım önümüzdeki dönem bu türlü felaketlerle, sıkıntılarla yüz yüze gelmeyiz.  Önümüzde Kurban Bayramı var. Bu bayram tatilini 9 gün yaşayacağız. Bu bayramı Sivas'ta idrak edeceğiz. Herhangi bir tatil planımız bu yıl yok. Bunun yanında bu yaz mesleki anlamda yeni başlangıçlar yapabilirim. Zaman neyi gösterecek, bakalım. 

Aşkar Dergisi'nin 67. sayısı ve Serazat Edebiyat'ın 5. sayısı okuru ile buluşmaya hazırlanıyor. Demiştim. Serazat Edebiyat değil ama Aşkar Dergisi 67. sayısı ile okuru ile buluştu. Önümüzdeki günlerde 67. sayısının tanıtım bültenini blogumda paylaşacağım ve bir seri haline getirdiğim mısra seçkilerimi de 67. sayısı için hazırlayıp yayınlayacağım.

15 Haziran 2023

, , ,

Osman Hasdemir ile Yüksüz Göç Şarkısı Üzerine

Osman Hasdemir ve Yüksüz Göç Şarkısı kitabı

1) Merhaba Osman. Öncelikle "Yüksüz Göç Şarkısı" için tebrik ederim. Uzun süredir çeşitli edebiyat dergilerinde yayınlanan şiirlerini takip etmekteyim. Dergi sayfalarından şahit olduğum şiir yolculuğunda her yeni şiirinde kendini yenileyen ve gelişen bir Osman Hasdemir ile karşılaştım. Yüksüz Göç Şarkısı'ndaki bazı şiirlerini birkaç kez okudum. İlk sorum kitabının isminden hareket ile olacak. Yüksüz Göç Şarkısı' nın anlam dünyandaki yerini merak ediyorum. Göç nedir, göçen kimdir, göç nereyedir ve bu göç neden yüksüzdür?

2 Haziran 2023

Yorulunca Söylenen

Bir şiirin peşine düşmek zor. Sadece ona ayrılmış bir zaman istiyor. Sadece şiiri ve şiire bağlı hususiyetleri düşünecek bir alan... Bu zamanı da bu alanı da bulmak güç. Şimdilik böyle. Bir kenara not ettiğim mısralar üzerinde çalışılmayı bekliyor. Şiir kendisine yaklaşmamızı ve onu kurcalamamızı istiyor. Şiir muhatabına karşı bu türlü bir beklenti ve istek içindeyken ona istediğini vermek, küstürmemek gerekiyor. Hayatımın belli dönemlerinde bu bağlamda bir birikme hali yaşıyorum. Öyle, çoğu zaman şiirin hayattan beslenen tarafları var. Mesele, olup bitenlere karşı şiirin istediği pencereden bakabilmek... Bunun için o ruhu kaybetmemek gerekir. Nasıl bir ruh? Yolun ortasındaki taşa karşı kayıtsız kalmayan, onu kenara çekmesini bilen bir ruh. Yirmi dört saatlik gündemlerden, konulardan kaçarak bir çiçeğin üzerinde taşıdığı güzelliğe sığınan bir ruh. Yorulduğumuzda yanında soluklandığımız, tazelendiğimiz, yeniden diyebilecek gücü hissettiğimiz sevgilinin kıymetini bilen bir ruh.

1 Haziran 2023

, ,

Durum Raporu /yirmidört

Bazen bazı anları daha önce yaşadığımı hissederim. Farklı bir duyuş yaşarım. Buna  Fransızlar "déjà vu" diyor. Yani yaşanmış bir olayı daha önceden yaşamış olma veya görülen bir yeri daha önceden görmüş olma duygusu. Bu duyguyu son zamanlarda daha sık hisseder, yaşar oldum. Neden böyle hissettiğimin sebebini bilemiyorum. Belki de ülkemizdeki yoğun gündemin hislerimize, duygularımıza etkisi olabilir. Bu durumun geçerli bir sebebi olmalı dedim ve biraz araştırdım. Edindiğim bilgiye göre beynin yorgunluk halinde bu türlü durumlar yaşanabiliyormuş. Örneğin karşılaşılan görüntüler veya sesler karşısında beyin ilk başta karşılaşılan durumu algılamayıp kısa bir an sonra durumun farkına vardığında bu hissi yaşayabiliyormuş.

Çevremizde o kadar çok uyarıcı ve mesaj var ki... Bu uyarıcı ve mesajların -bana göre- büyük bir bölümü işimize yarayan türden değil. Hâl böyle olunca zihnimiz yer yer işgal altında kalabiliyor. Bu konuda Kemal Sayar'ın Timaş Yayınları'ndan çıkan "Yavaşla" isimli kitabından bir pasaj aktarmak istiyorum.

Herkes reklam dünyasından gelen baskılara bir cevap verme ihtiyacı içinde. Küreselleşme ve ekonomik akılcılık çağında, pek azımız kendisini emniyette hissediyor. Cüzdanımızda daha fazla para var; ama alınması gereken daha çok şey ve bütün bunları kazanmak için harcanması gereken daha fazla mesai de var. Başarımızın göstergesi, sahip olduklarımız ve hayatın öncelikli gündemi ekonomik mücadele olduğunda, anne babalık da iş hayatındaki sert ve rekabetçi üsluba bürünüyor. 

Kemal Sayar, Yavaşla

30 Mayıs 2023

, , , , , ,

Feridüddin Attâr’ın “Mantık’ut-Tayr” Manzumundan Hareketle Ömer Kavur’un “Gizli Yüz” Filmi Üzerine Bir Değerlendirme

Mantık'ut Tayr kitabı ve Gizli Yüz filmi

Sinema izleyicisi ile buluşan her film kolektif bir çabanın ürünüdür. Filmin çekim sürecinde ortaya konulan emeği bir amaç etrafında buluşturan ve yönlendiren kişi yönetmendir. Yönetmen kavramı Fransızların “metteur en scene” olarak ifade ettiği “sahneye aktaran yönetmen” ve  “auteur” olarak ifade ettiği “yaratıcı yönetmen” olmak üzere iki  sınıfa ayrılabilir. Türk sinemasında Reha Erdem, Yeşim Ustaoğlu, Semih Kaplanoğlu, Derviş Zaim, Nuri Bilge Ceylan, Metin Erksan ve Zeki Demirkubuz gibi isimler bu sınıflamada yaratıcı yönetmen sınıfında değerlendirilmektedir. Yine bu isimler arasında zikredilen Ömer Kavur ise kendine özgü sanat anlayışı ve yorumlayışı ile çağdaşı olan yönetmenlerden ayrılmaktadır. Kavur’un filmleri temasal boyutlar bağlamında değerlendirildiğinde filmlerinin benzer tematik özelliklere sahip olduğu gözlenecektir. Filmlerde gözlenen bu özellikler “bir Ömer Kavur filmi” etiketinin oluşmasını katkı sağlamıştır. Yapımcının “bir Ömer Kavur filmi” olarak takdim ettiği filmlerden birisi de “Gizli Yüz” filmidir.

23 Mayıs 2023

, , ,

Nikolay Gogol'un Petersburg Hikâyelerindeki Karakterlerin Asabî Tutumlarının Kaynağı

Nikolay Gogol ve Petersurg Öyküleri kitabı
Yalnızlık diye bir şey yoktur. Yalnızlık senin yokluğundur.
Nikolay Gogol
Hepimiz Gogol'un Palto'sundan çıktık.
Fyodor Dostoyevski

Nikolay Gogol, Palto isimli hikâyesini 1842 yılında yayınladığında dönemin edebiyat çevrelerinin yoğun ilgisini çekmişti. Bir edebiyat olayı olarak nitelenen söz konusu hikâye Gogol'un olgunluk dönemi verimlerinin başında gelmektedir. Rus roman yazarı Fyodor Dostoyevski'nin "Hepimiz Gogol'un Palto'sundan çıktık." olarak nitelediği hikâye, 19. yüzyıl Rus Edebiyatı'nı özetlerken Gogol'un edebi kimliğine de ışık tutmaktadır. Aleksandr Puşkin'in başlatmış olduğu "Küçük İnsan Teması" üzerine birçok hikâye yazan Gogol'un şu dört hikâyesi üzerine konuşmak istiyorum. 1. Neva Bulvarı. 2. Burun. 3. Portre. 4. Palto. Gogol'un bu dört hikâyesinden hareketle metinleri çeşitli boyutlarıyla inceleyeceğim. Bu metinlerde işlenen karakter çatışmaları, toplumsal normlar, etik değerler, insan - insan ve insan - sistem ilişkileri, karakterlerin eşya ve hadiselere karşı tutumu ve yazarın ulaşmak istediği sonuç incelememin özünü oluşturacaktır.

16 Mayıs 2023

Durum Raporu /yirmiüç

Mayıs ayının yarısını geride bıraktık. Mayısın en sevdiğim tarafı Haziran ayının habercisi olması. Haziran ayını hep sevmişimdir. Geçen yıl bu zamanlar kaleme alıp sizinle paylaştığım "Uzak Haziranlar" başlıklı yazımda da bu konudaki düşüncelerimi ifade etmiştim. O yazının bir bölümünde 2019 Haziran'ın da paylaştığım bir mısradan alıntı yapmıştım. "Uzakta yanıp sönen bir ışık şimdi / O serin Sivas akşamları". Aynı sevinci ve aynı duygu yoğunluğu -hatta daha fazlasını- hissediyorum. Neden daha fazlasını? Çünkü 2022 Haziran ayında kızımız Gülce dünyaya gelmişti. Yani bende zaten heyecan uyandıran Haziranların anlamı daha fazla derinleşmiş oldu. Bu yıl inşallah birinci yaş gününü kutlayacağız. Kıymetli eşim ile birlikte kızımızın birinci yaş günü için ufak tefek de olsa bir şeyler düşünüyoruz. Zaten doğum günleri için büyük organizasyonlar yapmayı anlamsız buluyoruz. Maksadımız ailenin diğer üyeleri ile bir araya gelmek ve gelecek yıllarımızda hatırlamak üzere güzel bir hatıra bırakmak...

Bu arada nicedir bir araya gelemediğim dostlarım var. Mete ve Ubeydullah bu dostlarımdan... Mete ile aynı şehirde yaşamama rağmen yaşamlarımızdaki yoğunluklarımızdan dolayı bir araya gelmek için çeşitli bahaneler ve fırsatlar kolluyoruz. Mete ile yakın bir zaman önce bir araya geldim. Güzel bir bahane idi bizi buluşturan şey... Uzaklardaki dostumuz Ubeydullah bize Serazat'ın 4. sayısının matbu halini gönderdi. Üniversite yıllarımızdayken arkadaş buluşmalarımız için genellikle kullandığımız kafeyi tercih ettik. Biraz eski günleri yâd etttik, biraz da bugünü ve geleceği konuştuk.