13 Ağustos 2014

, ,

Baudelaire'in Cinneti: Kötülük Çiçekleri

"Bu hastalıklı çiçekleri, kusursuz şair, Fransız Edebiyatının yetkin büyücüsü, sevgideğer ve saygıdeğer, dostum ve üstadım Theophile Guiter'ye, en derin ve alçak gönüllü duygularla ihtaf ediyorum." - Baudelaire

Baudelaire'e şunu haber verin:
Kötülük, bahar mevsimini yaşıyor 
ve mesud olsun, ilk çiçek açtı.

Büyük Fransız şairi Baudelaire, sanat tarihinin en önemli isimlerinden, şiir sanatında romantizm, sembolizm, sürrealizm ve varoluşçu akımlarını temellendiren müstesna bir şahsiyet. O ve şiiri için çok şey yazıldı. Rimbaud ise Baudelaire'i şöyle tarif ediyor: "Şairlerin tanrısı..."

Yeryüzüne bıraktığı en önemli eseri şüphesiz  1857'de yayınlanan Les Fleurs du Mal idi. Türkçe bir ifade ile Kötülük Çiçekleri ya da Elem Çiçekleri. Şairin şiirlerini kitaplaştırdığı bu eserin gerek Fransız Edebiyatında gerekse dünya edebiyatında çok kıymetli bir yeri vardır. Baudelaire'in Kötülük Çiçekleri yayımlandığında dünyanın en büyük edebiyat olayı olarak ilan edildi. Edebiyat alanında yeni bir çağın başlangıcı sayılırdı bu olanlar. Eser öylesine büyük bir yankı buldu ki, dünya edebiyatının bazı şairleri ve yazarları esere bir kutsiyet atfetti. Böylesi bir eserde mutlaka metafizik bir dalgalanmanın olması gerekir gibi ifadeler kullanıldı. Baudelaire, eserinde ana tema olarak kendi buhranını ve bir türlü izdüşümünü bulamadığı cinnetini temele aldı. Melankoli, şeytan, kötülük, günah ve erotizm temalarında şiirlerini barındıran bu eser, Türk Edebiyatından da bir çok şairi etkilemiştir. Özellikle Türk Edebiyatının en büyük şairi olarak kabul edilen ve Sultanu's Şuara ünvanı ile taçlandırılan Necip Fazıl Kısakürek'e derinden tesir eden Baudelaire ve şiiri, edebiyatımızda sembolist akımın alevlenmesine vesile olmuştur.

24 Temmuz 2014

Menemen


- Parayı pantolonunun cebine koydun mu?
- Sol cebimde anne.
- Cebin delik olmasın, gel bakayım.
- Yok yok, dün sen diktin ya.
- İyi bakalım. Şu leblebiyi de sağ cebine al, yolda yersin.

“Sakın unutma. İki ekmek, üç kilo domates, yarım kilo kıyma, iki baş soğan…”  diye seslendi annesi, sokağın köşesinden dönmek üzere olan Dinçer’e. İlk hedefi manav olacaktı. Annesinin sıkı sıkı tembihlediği listeyi içinden tekrar edip duruyordu. Unutursa, evin yolunu tutmak zorunda kalacaktı. Hah, işte görünmüştü Nuri Amca. Şu koca çınarın gölgesinde yarı uykulu yarı uyanık, elleri ensesinde, kasketini kaşlarına kadar indirmiş, yolun tam karşısında buraların yabancısı olduğu her halinden belli olan fötr şapkalı adamın Berber İsmail’in dükkânına doğru ilerleyişini izliyordu. Belli belirsiz mırıldandı:

- Yazık olacak delikanlıya.

4 Temmuz 2013

, , ,

İzledim: John Q

John Q filminden bir kare

Geçen akşam... Yorgun bir günün sonunda uyumadan önce ne yapsam diye aranırken film izlemenin iyi bir tercih olabileceğini düşündüm. İzlemek için sıraya koyduğum filmlerin listesine göz atarken dikkatimi, Denzel Washington'nın başrolde olduğu John Q isimli film çekti. 2002 yılında gösterime giren film dram türünde çekilmiş ve IMDB'den 6.8 puan alarak kaliteli bir yapım olduğunu göstermiş.

Kahramanımız'ın adı John Q Archibald. Bir fabrikada tam zamanlı olarak çalışan ve ailesine gerçek bir baba olmaktan başka bir gayesi olmayan birisi. Henüz 10 yaşında bir oğlu var. Bu şirin çocuk Amerikan Futbolu oynuyor ve vücut geliştirmeyle ilgileniyor. Yaşıtlarına göre kasları ve kemikleri biraz iri sayılabilir. Bir hafta sonu 10 yaşındaki Mike'nin maçı vardır. Aileler tribünlerde yerini almış ve herkes kendi oğluna destek vermektedir. Bu sırada Mike saha koşarken bir anda yere yığılır. John Q hemen Mike'i en yakın hastaneye götürür. En yakın hastane bir özel sağlık kuruluşudur.