18 Eylül 2024

Durum Raporu /otuzaltı

Yaklaşık bir aydır Durum Raporu dizisine yeni yazı eklemedim. Bu bir aylık zaman diliminde anlatacak pek çok şey birikti. Yaklaşık bir buçuk ay önce "Yapay Zekâ Bağlamında Sanatçı ve Eseri" başlıklı bir yazı kaleme almış ve blogumda yayınlamıştım. Söz konusu yazıyı yayınladıktan sonra yazdığım şiirleri yapay zekâ destekli şarkı formuna dönüştürme fikri daha çok yer edindi bende. Bunun için Suno AI uygulamasını kullandım ve oluşturduğum, üzerinde çalıştığım çalışmalarımı Youtube hesabımda yayınladım. Beklentimin üstünde bir ilgi ve izlenme ile karşılaştım. Bu durum beni hem şaşırttı hem de mutlu etti. Üzerinde emek verdiğim eserlerin, çalışmaların ilgi uyandırdığını görmek beni üzerinde çalıştığım diğer eser ve çalışmalar için motive etti. Çünkü bir durumun sürdürülebilmesi için iç enerjimizi canlı tutacak tetikleyiciler gerekiyor.

Futbol ile pek ilgili olduğum söylenemez. Yine de üç büyüklerden Galatasaray'ı desteklerim. Çocukluk çağlarımda UEFA Kupasını ve Süper Kupa'yı kazanması ve Galatasaray'ı bu şekilde tanımış olmam bu taraftarlıkta etkili olabilir. Dün kızım Gülce ile akşam gezintisine çıkmıştım. Sevgili eşim ve oğlum Tuğrul ise evde kalmıştı. Yürüyüşümüz sırasında Taraftar Store'un önünden geçtik, formalara bakarken çocuklara yeni sezon Galatasaray forması alayım dedim. Yani bizim çocukların ilk formaları da 2024-2025 sezonuna ait parçalı forma oldu.

1 Eylül 2024

,

Teklif

İçimde taşıdıklarımı getirdim içimi taşıranları
Bir bilsen nelerden vazgeçtim nelerden
Renkten renge girdim, en çok kırmızıda sevdim
Tanımlar türettim anlamlar yükledim
Çok defa bozdum kurduğum cümleyi
Bu yüklemin iki ucunda çok bekledim.

Sana penceremdeki çiçeklerin can sıkıntısını anlatsam
Ellerimin hafızasını döksem karıştığın suya
Bu duruma alışkanlık mı dersin akışkanlık mı
Ne dersen de işte bunlar hep klişe
Ama yapmacık değil sentetik değil
Yüzde yüz pamuk kalbimin içi
Yazın terletmez, kışın üşütmez, yağmurda atmaz rengi
Biliyorsun çok ıslandım ben o yağmurda
Çünkü bir kez sevdiysen,
Kalbin çözüldüyse can kenarında
Evin bütün ışıklarını yakarsın kapalı perdelerin arkasında.

20 Ağustos 2024

, , , , , , , ,

Foucault’nun “Büyük Kapatılma” Kitabından Hareketle “Buzlar Çözülmeden" Filmi Üzerine Bir Değerlendirme

Büyük Kapatılma kitabı ve Buzlar Çözülmeden filminin afişi

Cumhuriyet döneminin önemli oyun yazarlarından birisi de Cevat Fehmi Başkut’tur. Oyun yazarlığının yanında gazetecilik mesleğinde de bulunan Başkut 1942 yılında ilk oyunu olan Büyük Şehir piyesini kaleme almıştır. Büyük Şehir oyunu 1942-1943 sezonunda İstanbul Şehir Tiyatrolarında sahnelenmiş ve sanat çevresinin büyük ilgisi ile karşılaşmıştır. Yazarın en bilenen eseri ise Buzlar Çözülmeden oyunudur. Oyun bugün bile birçok tiyatro topluluğu tarafından sahnelenmektedir. Başkut’un oyunları Türk Sineması içinde ilgi uyandırıcı olmuştur. Buzlar Çözülmeden oyunu sinemamızda iki defa filme uyarlanmıştır. İlk uyarlama ayın isimle, oyunun yazıldığı yıl olan 1965 yılında Nejat Saydam tarafından yapılmıştır. İkinci uyarlama ise Deli Deli Küpeli ismi ile Kartal Tibet’in yönetmeliğinde 1985 yılında yapılmıştır. Her iki uyarlama da dönemin “askeri darbe” sonrası yıllarına denk gelmektedir. Söz konusu eser Türk tiyatrosu içinde önemli bir konuma sahiptir. Başkut eserinde komedi ve trajedi unsurlarını ustalıkla işlemiştir. Bu yönüyle politik metinlerin sıkıcı atmosferinden eserini uzaklaştırmayı başarmıştır.

, , , , , , , ,

Serazat Edebiyat'ın 7. Sayısından Mısra Seçkisi

ne vakit salınıp geçse şûh rüzgar ince bilek
kirli bir çamaşır kemirip duruyor mandalı
ara sıra değil, mutâd uğruyor artık efkâr
kör bıldırcın nasıl biliyor konacağı dalı

Nadir Aşçı, Kör Bıldırcın
çölün sırrıdır kuma gömülmek
dönmeye niyet etsem
bir mâni olmalı gemiyi yakmak için

Mehmet Şamil, Dervişin Son Ölümü
uzağa gitmeye başladıysa taşparmaklar
anlamlarını soğutuyor defterlerde çizgiler
sözcüklerim bir şemsiye oluyor sana
yazıldıkça tarih, kalbin miladını başlatıyor.

Zeki Altın, Ters Şerit
, , , , , , , , , , ,

Aşkar Dergisi'nin 71. Sayısından Mısra Seçkisi

beni yendiniz ama size diz çökmedim
beni yendiniz ve dizlerimden aşağısı
dünya savaşlardan dönmektedir yorgun
dünya güzdür uzakta yaz neşesi

Özgür Ballı, Güz Dünya
Bir Yahudisin şimdi gün be gün büyüyen
Ama her yahudi gibi kaçmaktasın kendinden
Her yok ettiğini durmadan kendine dönüştürerek
Vardın bu kanlı tahta sen

Faysal Soysal, Filistinli Olmamak ya da Of Not Being A Jew'e Bir Nazire
aslımı bulmak içindir çektiğim bunca yol
bu vazgeçilmez zikrim sulandı tüm gövdemde
bana bakan kimi gördü merak ederim
aslım gölgemden öte mi, gölgem kimseyi serinletti mi?

Çağrı Subaşı, Terazinin Şaşmaz Durağı

12 Ağustos 2024

,

Serazat Edebiyat'ın 7. Sayısı Çıktı

Serazat Edebiyat, Sayı 7

Serazat Edebiyat'ın Temmuz - Ağustos - Eylül 2024 tarihli 7. sayısı çıktı. Şiir, öykü, söyleşi, gezi yazısı, inceleme, filiz ve sanat olmak üzere yedi bölümden müteşekkil olan Serazat'ın bu sayısı Hüseyin Kılıç'ın "Yalancı" başlıklı öyküsü ile başlıyor. Hüseyin Kılıç, Tuğçe Öcal, Ubeydullah Öz, Sevda Altınkaya, Mehmet Ali Güneş, Gül Sema Yılmaz ve Mete Almalı öykü bölümünde okuyacağımız yazarlar arasında.

5 Ağustos 2024

Durum Raporu /otuzbeş

Geçen yaz bu zamanlar kaleme aldığım ve Aşkar Dergisi'nin 66. sayısında yayınlanan bir yazımı hatırladım.  "Feridüddin Attâr’ın “Mantık’ut-Tayr” Manzumundan Hareketle Ömer Kavur’un “Gizli Yüz” Filmi Üzerine Bir Değerlendirme" başlıklı yazımda "arayış" kavramı üzerine çeşitli yorumlarım olmuştu. Bu yorumlamalarımdan birisi şöyleydi.

İnsanoğlunun yaşamı bir şeyleri kabul etmek ile bir şeyleri reddetmek arasında olup bitenlerin toplamı olarak görülebilir. Yaşam yolculuğunda içine girdiğimiz ve içinden çıktığımız durumlar bizi belirli tercihler yapmaya mecbur bırakmıştır. Bütün bunlar, olup biten her şey bir arayışın yansıması olarak değerlendirilebilir.

Aramak, arayış halinde bulunmak yolda olmak ile ilişkilidir. Diğer bir ifade ile aramanın gereği yolda olmaktır diyebiliriz. Yolda olmak bizi çeşitli durumlar arasında tercihler yapmaya sürükler. Yaptığımız bu tercihler, aldığımız bu kararlar bazen gönlümüzün ve kalbimizin dileğiyle gerçekleşir. Bazen de bu tercihlere ve kararlara kendimizi icbar edilmiş hissederiz. Bu duruma yaşamın bir özeti olarak bakılabilir. İnsan bütün bir yaşamı boyunca eve dönmek, ait olduğu yere ulaşmak için çaba harcar, bunun için çeşitli yollardan geçer.