Aşkar Dergisi, Sayı 70 |
4 Nisan 2024
25 Mart 2024
Özgür Ballı'nın "Kaçıncı Tekil" Kitabı Üzerine
Özgür Ballı ve Kaçıncı Tekil kitabı |
Özgür Ballı şiirlerini ve yazılarını severek okuduğum, edebi çalışmalarını ilgiyle takip ettiğim bir şairdir. İlk kitabı İronika'yı (2012), Ben Seni Sonra Ararım (2016) ve Astigmat Sarı (2019) izledi, bu üç kitap da Ebabil Yayınları çatısı altında yer buldu. Şairin son yıllarda yazdığı şiirler ise Kaçıncı Tekil (2023) başlığı altında kitaplaştı. Kaçıncı Tekil İthaki Yayınları tarafından yayımlandı. Özgür Ballı'yı Kaçıncı Tekil için tebrik ediyorum. Okuruna ulaşmasını, muhatabını bulmasını diliyorum.
12 Mart 2024
Durum Raporu /otuzbir
Evlerimize, bedenlerimize, gönüllerimize ve ruhlarımıza hoşgeldin Ramazan. Mutluluk, sevinç, şükür ve zikir getirdin. Bizi Ramazan ayına ulaştırana Allah'a hamd olsun. Bu yıl Ramazan ayını dört kişi karşılıyoruz. Bu kızımız Gülce'nin ikinci, oğlumuz Tuğrul'un ise birinci Ramazan ayı olacak. Bu satırları yazarken Ramazan birinci gününü idrak ediyoruz. Dün ilk teravih namazı eda edildi. Şehr-i Ramazan'a "merhaba" dedik. Bu vesile ile kutsal ayımız olan Ramazan-ı Şerif'in İslam alemine birlik, dirlik, huzur ve barış getirmesini diliyorum. Doğu Türkistan'da, Arakan'da, Gazze'de ve dünyanın diğer mazlum ve mahsun beldelerinde zulüm gören din kardeşlerimize uğradığı zulmün bir an evvel son bulmasını temenni ediyorum.
Bu yıl Sivas'ta Ramazan ayı boyunca (önceden belirlenen çeşitli camilerde) yeni bir uygulama gerçekleşecek. Enderun Usulü Teravih Namazı uygulamasından söz ediyorum. Şehrin çeşitli camiilerinde belirli günlerde gerçekleşecek olan bu uygulamayı biraz araştırdım. Daha önce şahit olmadığım, içinde bulunmadığım bir usül idi. Bazı kaynaklar bu uygulamayı şöyle ifade ediyor.
11 Mart 2024
Serazat Edebiyat'ın 6. Sayısından Mısra Seçkisi
yaşam için hadi hadi ayakta tutmaya yeten
ilaç karışımları kursakta
yabancılık çektikçe evham
rüyalar hayattan daha anlamlı olmaya
başlaması dirsek izleri
Osman Hasdemir, Entropi
hepiniz bir sayfa,
bir takvim yaprağı yaranız
ondan kaçmaya çalışın.
yaşlanmanız, yaklaşmanızdan değil.
uzaklaşamadığınızdan.
Furkan Kayış, 09.05
gidiyorsun,
elmalar ve kirazlar büyütüyorum gidişine.
sakalları çıkmayan çocuğun,
jiletle ayna karşısına geçmesi kadar sıkılıyorum hayattan.
İkiden biri çıkarsam, kendimin enkazında kalıyorum
Ömer Yatbaz, Gelişinden Vazgeçtim Gidişin Sahipsiz Kaldı
sana gelmek bir kuşun ibadeti olurdu,
içinin bahçelerinde çırpınan.
sana gelirdim ıslatınca yağmur,
ıslanınca içimin gümüş cinleri.
Bilal Çakıl, İçin
Nereden geliyordu bendeki bu giz
Ayırmıştım etini kemiğinden dünyanın
Başını tutup koparmıştım heveslerimin
Ağır gelen ne varsa atmıştım üstümden
Tertemiz bir yorgan çekip cehennemle arama
Kurtulmuştum yanmaktan
Serin bir yaz akşamı kadar uzaktım ölümden
Sevda Altınkaya, Neden Yaptın Ki Bunu Kendine
Çaresizliğin muhasara mektupları yazarken
Kıvrıldığım günlüğü arasından yırtıldım
Kâf dağı dümdüz kanat sesleri içimde
Pastoral ağıtlar sancıyor tenimde
Betül Özkan, Robin
Her hayrın kapısını açtı gözün
Kalbim ki güzelliğini takdir etti
Kadere iman etti şu kederim
Tek seni yegâne seni bir seni
Hayrullah Gürdağ, Yârin Kulağı
ellerimde bana neyi anlattığını bilmediğim
bir demet papatya,
hem de bir kış günü
hem de kardelenlere, betonarmelere rağmen
ve öyle taze ki, can gibi, aşk gibi
ilk günkü gibi..
Muhammed Ali Eren, Çıkıp Sana Geliyorum
Hayret günlüklerini dolduruyorum burada bir bir
Baba çiziyorum nesillere seslenen
Bir de biricik kalbini, kızını
Anlam arıyorum, o tılsımlı kelimeyi
Kuyuları coşturan, kuşlara benzer o hikmetli dili
Sinem Çağlancı, Umudun Radyoaktivitesi
Serazat Edebiyat'ın 6. Sayısı Çıktı
Serazat Edebiyat, Sayı 6 |
Serazat Edebiyat'ın Nisan - Mayıs - Haziran 2024 tarihli 6. sayısı çıktı. Şiir, öykü, deneme, söyleşi, inceleme, sanat ve filiz olmak üzere yedi bölümden müteşekkil olan Serazat'ın bu sayısı Neslihan Ermahiş'in "Tehlike Anında Kırılacak Cam" başlıklı denemesiyle başlıyor. Neslihan Ermahiş, Şeyda Tarhan Almalı ve Ubeydullah Öz deneme bölümünde okuyacağımız yazarlar arasında.
5 Mart 2024
Nihâvend Şarkı: Koklasam Saçlarını Bu Gece Ta Fecre Kadar
Güftesinin Mustafa Nâfiz Irmak'a, nihâvend makamındaki bestesinin ise Artaki Candan'a ait olduğu bir eser. İlk defa Sadi Hoşses'in enfes yorumu ile dinlemiştim. Dinlediğim kayıtta Sadi Bey'in sesine eşlik eden piyanistin ise Menşure Tunay olduğunu öğrenmiştim. Sadi Hoşses ve Menşure Tunay, Klasik Türk Müziğine emek vermiş iki değerli sanatçımızdır. Şarkıyı pek çok icracıdan dinledim. Bekir Ünlüataer, Münip Utandı, Müzeyyen Senar, Zeki Müren, Çiğdem Yarkın, Sadi Hoşses ve Münir Nurettin Selçuk dinlediğim sanatçılar arasındaydı. Beni en çok etkileyen ise Münir Nurettin Selçuk olmuştu. Ancak önceleri dinlediğim şarkı kaydını internette şuanda bulamıyorum.
Okşasam saçlarını bu gece ta fecre kadarKoklasam saçlarını bu gece ta fecre kadarAcı duysam gözünün rengine dalsam da seninAcı duysam gözünün rengine dalsam da seninKanatır ruhumu mazide kalan hatıralarKanatır ruhumu mazide kalan hatıralarDoyamam ömrüme ben kalbini çalsam da seninDoyamam ömrüme ben kalbini çalsam da senin
20 Şubat 2024
Durum Raporu /otuz
Şu üç soruyu önemsiyorum. Bu sorular Tolstoy'un "İnsan Neyle Yaşar?" başlıklı hikâyesinde soruluyor. Bu sorulardan birincisi: İnsanın özünde, mayasında, hamurunda -artık adına her ne diyorsanız- var olan şey nedir? İnsanın bir fıtrat üzerine bu dünyaya gözlerini açtığına inanıyorum. Bu fıtratı muhafaza edecek olan da onu yitirecek olan da yine insanın kendisidir. Peki fıtrat dediğimiz şey nedir? Fıtrat kelimesi anlam itibariyle "ilk yaratılış" manası taşımaktadır. Varlık ilk defa ortaya çıktığında, vücut kazanıp bu dünyaya ulaştığında mükemmel haldedir. Onun bu mükemmelliği zaman içerisinde bu dünyanın çukurlarına bata çıka bozulmaya başlar. En nihayet çok çeşitli kusur ve eksikliklerle dolu bir hâle dönüşür. İkinci soru: İnsana verilmeyen şey nedir? Bu soru üzerine daha çok düşündüm. İnsanın yoksun kaldığı şeyler bazen insana verilmiş bir nimet olarak karşısına çıkabiliyor. Bu durumda insanların sahip oldukları, sahip olamadıkları, beraberinde getirdikleri veya beraberinde götürdükleri onun neyle yaşadığını göstermekte. Beraber olduklarımız, beraberlik kurduğumuz her ne varsa, bizi bir noktaya taşıyor. Sonunda bütün yolların çıktığı iki nokta var. Pişmanlık ve şükür. İşte üçüncü soru ve cevabı: İnsan neyle yaşar? Bence insanı yaşatan şeyin adı şükürdür.