12 Ağustos 2024

,

Serazat Edebiyat'ın 7. Sayısı Çıktı

Serazat Edebiyat, Sayı 7

Serazat Edebiyat'ın Temmuz - Ağustos - Eylül 2024 tarihli 7. sayısı çıktı. Şiir, öykü, söyleşi, gezi yazısı, inceleme, filiz ve sanat olmak üzere yedi bölümden müteşekkil olan Serazat'ın bu sayısı Hüseyin Kılıç'ın "Yalancı" başlıklı öyküsü ile başlıyor. Hüseyin Kılıç, Tuğçe Öcal, Ubeydullah Öz, Sevda Altınkaya, Mehmet Ali Güneş, Gül Sema Yılmaz ve Mete Almalı öykü bölümünde okuyacağımız yazarlar arasında.

5 Ağustos 2024

Durum Raporu /otuzbeş

Geçen yaz bu zamanlar kaleme aldığım ve Aşkar Dergisi'nin 66. sayısında yayınlanan bir yazımı hatırladım.  "Feridüddin Attâr’ın “Mantık’ut-Tayr” Manzumundan Hareketle Ömer Kavur’un “Gizli Yüz” Filmi Üzerine Bir Değerlendirme" başlıklı yazımda "arayış" kavramı üzerine çeşitli yorumlarım olmuştu. Bu yorumlamalarımdan birisi şöyleydi.

İnsanoğlunun yaşamı bir şeyleri kabul etmek ile bir şeyleri reddetmek arasında olup bitenlerin toplamı olarak görülebilir. Yaşam yolculuğunda içine girdiğimiz ve içinden çıktığımız durumlar bizi belirli tercihler yapmaya mecbur bırakmıştır. Bütün bunlar, olup biten her şey bir arayışın yansıması olarak değerlendirilebilir.

Aramak, arayış halinde bulunmak yolda olmak ile ilişkilidir. Diğer bir ifade ile aramanın gereği yolda olmaktır diyebiliriz. Yolda olmak bizi çeşitli durumlar arasında tercihler yapmaya sürükler. Yaptığımız bu tercihler, aldığımız bu kararlar bazen gönlümüzün ve kalbimizin dileğiyle gerçekleşir. Bazen de bu tercihlere ve kararlara kendimizi icbar edilmiş hissederiz. Bu duruma yaşamın bir özeti olarak bakılabilir. İnsan bütün bir yaşamı boyunca eve dönmek, ait olduğu yere ulaşmak için çaba harcar, bunun için çeşitli yollardan geçer.

31 Temmuz 2024

, , ,

Yapay Zekâ Bağlamında Sanatçı ve Sanat Eseri

İnsanın yaratıcı ve yenilikçi düşünceleri, bu düşünceleri ifade ediş biçimi doğrudan sanatla temas halindedir. Sanat ve sanatçı hayatın diğer alanlarına kapı açmış, dünyaya farklı bakış açılarından bakabilmeyi olanaklı kılmıştır. Sanatçı ile çevresi arasında çok yönlü bir ilişki vardır. Bu çerçevede sanatçı hem içinde yaşadığı çevreyi etkilemekte hem de söz konusu çevreden etkilenmektedir. Ortaya çıkan sanat eserlerinde de söz konusu ilişkilere ait çeşitli izlere rastlamak mümkündür.  Sanat bu yönü ile değerlendirildiğinde bireyin yaşantısının, eşya ve hadiseleri yorumlayışının ve bilişsel-duyuşsal özelliklerinin eyleme dönük hâli olarak yorumlanabilir. Sanatı ortaya koyan sanatçı ise yaptığı, fiile döktüğü herşeyiyle yeniden oluşturan ve gerçekliği yerinden edip kendi gerçekliğini ikame edebilen kişidir. 

Buraya kadar sanatın ve sanatçının hayatın içinde olan taraflarını ele aldım. Dünü, bugünü ve yarını etkileyen yönlerine kısaca temas ettim. Çünkü uygarlığın tekâmül etmesi ile sanatın ve sanatçının kemâlatı arasında doğrudan bir ilişkinin söz konusu olduğu ifade edilebilir. Sanatçının bir takım üstün özellikleri onun ortaya çıkardığı eserlerde görülebilir. Uygarlığın seyir çizgisi kontrol edildiğinde bir çok önemli atılımın önünde veya arkasında buna benzer durumlar görülecektir.

9 Temmuz 2024

,

Aşkar Dergisi'nin 71. Sayısı Çıktı

Aşkar Dergisi, Sayı 71

Üç aylık yayın periyodu ile okuruna ulaşan Aşkar Dergi'nin Temmuz - Ağustos - Eylül 2024 tarihli 71. sayısı yayınlandı. Şiir, öykü, söyleşi, poligon ve taarruzname olmak üzere beş bölümden müteşekkil olan Aşkar'ın bu sayısı Özgür Ballı'nın "Güz Dünya" başlıklı şiiri ile başlıyor. Özgür Ballı, Faysal Soysal, Çağrı Subaşı, Taner Sarıtaş, Ümit Çiçekli, Ali Cahit Yılmaz, Muammer Yavaş, Yunus Emre Altuntaş, Osman Nuri Tolar, Süreyya Altunkara, Semih Samyürek, Nafiye Yüksel, Semiha Nur Mıhçıoğlu, Sevde Yaşar Çimen, Kerim Ağaç, İbrahim Aşkar ve Eyüp Aktuğ bu sayının şairleri arasında.

4 Haziran 2024

Durum Raporu /otuzdört

Beni tanıyanlar yahut yazılarımı takip edenler en sevdiğim mevsimin yaz mevsimi olduğunu, özellikle Haziran ayını pek sevdiğimi tahmin edecektir. Durum Raporu dizimin otuz dördüncüsü olan bu yazı "yaz mevsimine merhaba yazısı" olarak değerlendirilebilir. Bundan iki yıl önce (Mayıs 2022) "Uzak Haziranlar" başlıklı bir deneme yazmıştım. Yine blogum vasıtasıyla bu denemeyi sizlerle paylaşmıştım. O yazıya ilham olan duyguları ve yazı başlığını Necati Cumalı'nın "Uzak Haziran" isimli şiirinden edinmiştim. Bugün aynı şiiri tekrar okudum. Şiiri bu yıl okuyuşumda daha farklı duygular taşıdığımı hissettim. O yıl Haziranları "uzak haziranlar" olarak nitelemiştim. Bu yıl Haziranları (eşimin tabiriyle) "yakın haziranlar" olarak niteleyebiliriz.

Bizim için yaz mevsimi bir yönüyle de piknik demek. Sezonu açtık. Yaşadığımız şehir pikniği ve mangalı seven insanlarla dolu. Haliyle mesire alanlarında boş masa bulmak çok zor. Ya güne çok erken başlayıp bir an önce piknik yapılacak alana hareket etmek durumunda olacağız. Yahut piknik masamızı ve sandalyelerimizi yanımızda götürüp bir ağaç gölgesi arayacağız. Biz ikincisini tercih ettik hep. 2021 yılının sonbaharında temin ettiğimiz piknik masası ve sandalyesi takımı işimizi çok kolaylaştırıyor. Bunun yanında 9 metrekarelik bir kilimimizde mevcut. Çocuklar bazen kilimin üzerinde, bazen çimlerin üzerinde... Toprak ile temas etmek, ağaçlarla - çiçeklerle - kuşlarla temas etmek bizi dinlendiriyor, yorgunluğumuzu unutturuyor.

31 Mayıs 2024

, ,

Ubeydullah Öz'ün "İsmini Hak Etme Derdindeki Öykü" Kitabı Üzerine

Ubeydullah Öz ve İsmini Hak Etme Derdindeki Öykü kitabı

Kıymetli dostum Ubeydullah Öz'ün öykülerini bir araya getirdiği "İsmini Hak Etme Derdindeki Öykü" kitabı Matruşka Yayınları'ndan Şubat 2024'te neşroldu. 25 öykünün ve 1 çizgi romanın bir araya geldiği kitap 78 sayfadan müteşekkil. Çakıcı Mustafa başlıklı kısa öykü ile kapılarını okuruna açan kitap yazarın ilk göz ağrısıdır. Ubeydullah Öz'ü "İsmini Hak Etme Derdindeki Öykü" kitabı için tebrik ediyorum. Okuruna ulaşmasını, muhatabını bulmasını diliyorum.

On beş yıla yakın bir süredir tanıdığım Ubeydullah Öz, dostluğuyla ve desteğiyle daima yanımda olmuştur. Edebiyat ve tiyatro alanlarında kıymetli emeklerine ve ortaya koyduğu değerli ürünlere şahitlik ettim. Bu anlamda daima bir arayış içinde olmuş, denemekten ve yenilenmekten çekinmemiştir. Okuruna ulaştırdığı öykülerde tekrara düşmeyen yazar, akıcı dili ve merak uyandırıcı üslubuyla okuru peşinden sürüklüyor. Yazar özgün sesini ve üslubunu kısa öykülerinde okuruna duyurmayı başarmış. Öz'ün öykü serüveninde şahitlik ettiği ve okurunu şahit kılmak istediği arayışı kitabını yükselten etkenler arasında.

Kitabın editörlüğünü yürüten Hüseyin Kılıç kitabı şu satırlar ile okura takdim etmiştir:

"Ubeydullah Öz, okurları mekânlar, zamanlar ve anlar arasında kısa ve yoğun yolculuklara çıkarıyor. Okur, kitabın isminde ve kahramanlarında olduğu gibi nerede olduğunu ve nereye varacağını kestiremediği satırlarda merakla ilerliyor. Bu yolculuklar kâh hayal aleminde kâh gerçek dünyada kâh bir destanın ortasında kâh isimsiz bir dağın tepesinde bilinmez bir evin içinde sonlanıyor. Yahut başlıyor."

Kitapların (varsa) ithaf sayfaları daima merak etmişimdir. Ubeydullah Öz, ilk kitabını "sevgili eşim Melek'e..." ithafıyla okuruna takdim etmekte. Peki kitabın ismi nereden geliyor diye soracak olursanız, kitaba ismini veren bir öykü var.

***

Ubeydullah Öz'ü çeşitli sıfatlarla tanımlayabilirim. Benim ve bizim için dost. Öğretmen, yazar ve bir masal anlatıcısı. "Masal Anlatıcısı" tabiri dikkatinizi çekmiş olabilir. Özellikle hemen herşeyin dijitale evrildiği ve sözlü geleneğin unutulduğu bir dönemde çocuklara ve dahi yetişkinlere "anadolu masalları" anlatmak ve bizi köklerimizden haberdar etmek çok mühim bir uğraş. Bu bağlamda Öz'ün öyküleri de anlatıcılığa ve seslendirmeye oldukça elverişli metinler. Çünkü ifade ettiğim üzere akıcı bir dile ve merak uyandırıcı bir üsluba sahip. Müzisyen ve seslendirme sanatçısı Nisan Kumru, kitaptan üç öyküyü dinleyenleri için seslendirdi. Bu öyküler sırasıyla şunlar: İsmini Hak Etme Derdindeki Öykü, Çay Verim mi Abim, Kümesindeki Tavukların İlk Yumurtalarını Kendisi Yemek Yerine Kucak Dolusu Muhabbetle Sunan Kutlu Komşu Kadın. Söz konusu seslendirmeyi şuradan dinleyebilirsiniz.

Ayrıca anlatıcılığa ve edebiyat serüvenine dair uzun bir söyleşi de mevcut. Kitap Haber internet sitesinde yayınlanan söyleşide soruları Müzeyyen Çelik K. soruyor. Söyleşiyi şuradan okuyabilirsiniz.

***

Ubeydullah Öz'ün pek çok çalışmasına yakından şahitlik ettim ve bazı çalışmalarında da yanında bulundum. Üniversite yıllarımızda aynı fakültede farklı bölümlerde lisans eğitimimizi tamamladık. Bizi bir araya getiren şey edebiyat olmuştu. İlk önce 2012 yılının Nisan ayında ilk sayısını yayınladığımız Nun Edebiyat etrafında bir araya gelmiştik ve bu anlamda bizim gibi düşünen, bize destek olan diğer arkadaşlarımızla tanışma fırsatımız olmuştu. Üniversiteden mezun olduktan sonra ise 2015 yılının yine Nisan ayında ilk sayısının yayınladığımız Enfa Edebiyat bizde yeni heyecanlar uyandıran bir başlangıç olmuştu. İşte aşağıda iktibas ettiğim satılar ise yazarın kitabında yer "Enfa" başlıklı öyküsünden... 

Bir çay ocağının önünde sustular, ellerini omuzlarından çekip ceplerini yokladılar. Çıkan kuruşlukları bir bir saydılar, iki çay bir simite denk gelen meblağ ile tebessümleri arttı. İki tabure çekip oturdular, çay söylediler, simit bölüştüler ve sustular. Suskunluk da şiir söylemek kadar yakışıyordu onlara.

Ubeydullah Öz, İsmini Hak Etme Derdindeki Öykü

İsmini Hak Etme Derdindeki Öykü, Sayfa 51

İsmimin anılması, eserin yazarıyla ortak anılarımı - hatıralarımı okumak çok güzel ve mutluluk verici bir durum. Umarım Ubeydullah Öz'den daha çok öyküler okuma fırsatımız olur.


2 Mayıs 2024

, , , ,

Mustafa Melih Erdoğan'ın "Hediyelerin Sahipleri" Şiirinde Nesnel Bağlılaşım

Mustafa Melih Erdoğan ve Bir Büyük Kırmızı kitabı

Aşkar Dergisi’nde 28. Sayıdan 68. sayıya kadar, on yılı aşkın bir süredir Genel Yayın Yönetmenliği'ni yürüten Mustafa Melih Erdoğan’ın şiirleri şimdiye değin iki kitapta bir araya geldi. Hangi Anahtar şairin ilk şiir kitabıdır. Şair, 2016 yılında yayınladığı Hangi Anahtar ile modern Türk şiiri adına birikimlerini, tecrübelerini kitaplaştırarak okuruna bir ilk kitap sunmuştu. Erdoğan’ın ikinci şiir kitabı ise Bir Büyük Kırmızı. 2021 yılında yayınlanan ve 48 sayfadan müteşekkil olan kitap “Hediyelerin Sahipleri” başlıklı şiir ile kapılarını okura açıyor. Şairin Hediyelerin Sahipleri başlıklı şiiri aynı zamanda Aşkar Dergisi’nin Ocak – Şubat – Mart 2020 tarihli 53 sayısında yayınlandı. Şiirlerinde özgül ve özgün bir tavır ortaya koyan Erdoğan şiir üzerine düşüncelerini aktardığı bir söyleşisinde şu ifade yer almaktadır. "Şiir bizim için bir mesûliyet meselesidir."