Serazat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Serazat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Ağustos 2024

, , , , , , , ,

Foucault’nun “Büyük Kapatılma” Kitabından Hareketle “Buzlar Çözülmeden" Filmi Üzerine Bir Değerlendirme

Büyük Kapatılma kitabı ve Buzlar Çözülmeden filminin afişi

Cumhuriyet döneminin önemli oyun yazarlarından birisi de Cevat Fehmi Başkut’tur. Oyun yazarlığının yanında gazetecilik mesleğinde de bulunan Başkut 1942 yılında ilk oyunu olan Büyük Şehir piyesini kaleme almıştır. Büyük Şehir oyunu 1942-1943 sezonunda İstanbul Şehir Tiyatrolarında sahnelenmiş ve sanat çevresinin büyük ilgisi ile karşılaşmıştır. Yazarın en bilenen eseri ise Buzlar Çözülmeden oyunudur. Oyun bugün bile birçok tiyatro topluluğu tarafından sahnelenmektedir. Başkut’un oyunları Türk Sineması içinde ilgi uyandırıcı olmuştur. Buzlar Çözülmeden oyunu sinemamızda iki defa filme uyarlanmıştır. İlk uyarlama ayın isimle, oyunun yazıldığı yıl olan 1965 yılında Nejat Saydam tarafından yapılmıştır. İkinci uyarlama ise Deli Deli Küpeli ismi ile Kartal Tibet’in yönetmeliğinde 1985 yılında yapılmıştır. Her iki uyarlama da dönemin “askeri darbe” sonrası yıllarına denk gelmektedir. Söz konusu eser Türk tiyatrosu içinde önemli bir konuma sahiptir. Başkut eserinde komedi ve trajedi unsurlarını ustalıkla işlemiştir. Bu yönüyle politik metinlerin sıkıcı atmosferinden eserini uzaklaştırmayı başarmıştır.

, , , , , , , ,

Serazat Edebiyat'ın 7. Sayısından Mısra Seçkisi

ne vakit salınıp geçse şûh rüzgar ince bilek
kirli bir çamaşır kemirip duruyor mandalı
ara sıra değil, mutâd uğruyor artık efkâr
kör bıldırcın nasıl biliyor konacağı dalı

Nadir Aşçı, Kör Bıldırcın
çölün sırrıdır kuma gömülmek
dönmeye niyet etsem
bir mâni olmalı gemiyi yakmak için

Mehmet Şamil, Dervişin Son Ölümü
uzağa gitmeye başladıysa taşparmaklar
anlamlarını soğutuyor defterlerde çizgiler
sözcüklerim bir şemsiye oluyor sana
yazıldıkça tarih, kalbin miladını başlatıyor.

Zeki Altın, Ters Şerit

12 Ağustos 2024

,

Serazat Edebiyat'ın 7. Sayısı Çıktı

Serazat Edebiyat, Sayı 7

Serazat Edebiyat'ın Temmuz - Ağustos - Eylül 2024 tarihli 7. sayısı çıktı. Şiir, öykü, söyleşi, gezi yazısı, inceleme, filiz ve sanat olmak üzere yedi bölümden müteşekkil olan Serazat'ın bu sayısı Hüseyin Kılıç'ın "Yalancı" başlıklı öyküsü ile başlıyor. Hüseyin Kılıç, Tuğçe Öcal, Ubeydullah Öz, Sevda Altınkaya, Mehmet Ali Güneş, Gül Sema Yılmaz ve Mete Almalı öykü bölümünde okuyacağımız yazarlar arasında.

15 Nisan 2024

, , ,

Şeyda Tarhan Almalı ile Musahhihlik ve Edebiyat Dergiciliği Üzerine

Şeyda Tarhan Almalı ile Musahhihlik ve Edebiyat Dergiciliği Üzerine

1) Merhaba Şeyda. Uzun yıllardır çeşitli edebiyat dergilerinde “musahhih” sıfatını taşıdın. Hâlihazırda Serazat Edebiyat’ ta da aynı sıfatı taşıyor, derginin heryeni sayısında son okumasını yapıyorsun. Söyleşimize geçmeden önce seni tanımayan okurlarımız için kendini tanıtır mısın? Edebiyat ve edebiyat dergiciliği ile olan ilişkin nasıl başladı ve nasıl devam ediyor?

Merhaba Eyüp. Öncelikle söyleşi için teşekkür ederim. Ben Şeyda Tarhan Almalı. Sivaslıyım. 4 senedir Van/Çaldıran’da bir sınır köy okulunda Psikolojik Danışman olarak görev yapıyorum. Edebiyat ve edebiyat dergiciliğine başlama serüvenim ilkokulda yazdığım şiirlerimi fark eden sınıf öğretmenimin ilde yapılan şiir yarışmasına şiir yazmamı istemesiyle başladı. İlde birinci olduktan sonra şiiri daha çok sevmeye başladım. Okul kitaplığından şiir kitapları alıp okumamla serüvenim devam etti ve daha sonra yazmayı bıraktım. 2007 senesinde Sivas Lisesi’nde tarih öğretmenimin bir kompozisyon yazdırması bana tekrardan güç verdi. Öğretmenim yazdığım kompozisyonu çok beğenmişti. Okul dergisine göndermek istediğini söyleyip bundan sonrada muhakkak edebiyatla ilgilenmemi önermişti. Çok etkilenmiştim o zamanlar. Yazdıklarımın bir değeri olduğunu düşünmüştüm. Dergi basılacağı sıra öğretmenimin vefat etmesiyle sarsıldım. Bu hadiseden sonra süreç dergileri bir okur olarak takip etmemle devam etti. Aradan geçen yıllar beni üniversite yıllarında Nun Edebiyatla buluşturdu. Şimdi ise Serazat Edebiyat ile keyifli bir şekilde devam ediyor.

8 Nisan 2024

, , , , , , , , , , ,

Mülkiyet ve İktidar Kavramları Üzerinden "Susuz Yaz" Filmi Üzerine Bir Değerlendirme

Necati Cumalı'nın Susuz Yaz kitabı ve Metin Erksan'ın Susuz Yaz filmi afişi

Necati Cumalı'nın 1962 yılında yayınladığı "Susuz Yaz" isimli hikâyesi, dönemin sosyal ve kültürel gerçekliğine ayna tutan bir eser olmuştur. Susuz Yaz, temel geçim kaynağı tarım olan insanların hikâyesini anlatmaktadır. Hikâye, tarımsal üretimde en temel araç olan "toprak ve su" kaynaklarının özel mülkiyet çerçevesinde değerlendirilmesi ile ortaya çıkan mücadeleyi konu etmektedir. Cumalı'nın Susuz Yaz'ı 1963 ve 1973 yıllarında olmak üzere iki defa sinemaya uyarlanmıştır. 1963 yılında sinemaya uyarlanan filmin yönetmeni Metin Erksan, 1973 yılında sinemaya uyarlanan filmin yönetmeni ise Yılmaz Duru'dur. 

11 Mart 2024

, , , , , , , , , ,

Serazat Edebiyat'ın 6. Sayısından Mısra Seçkisi

yaşam için hadi hadi ayakta tutmaya yeten
ilaç karışımları kursakta
yabancılık çektikçe evham
rüyalar hayattan daha anlamlı olmaya
başlaması dirsek izleri 


Osman Hasdemir, Entropi

hepiniz bir sayfa,
bir takvim yaprağı yaranız
ondan kaçmaya çalışın.
yaşlanmanız, yaklaşmanızdan değil.
uzaklaşamadığınızdan.


Furkan Kayış, 09.05

gidiyorsun,
elmalar ve kirazlar büyütüyorum gidişine.
sakalları çıkmayan çocuğun,
jiletle ayna karşısına geçmesi kadar sıkılıyorum hayattan.
İkiden biri çıkarsam, kendimin enkazında kalıyorum


Ömer Yatbaz, Gelişinden Vazgeçtim Gidişin Sahipsiz Kaldı

sana gelmek bir kuşun ibadeti olurdu,
içinin bahçelerinde çırpınan.
sana gelirdim ıslatınca yağmur,
ıslanınca içimin gümüş cinleri.


Bilal Çakıl, İçin

Nereden geliyordu bendeki bu giz
Ayırmıştım etini kemiğinden dünyanın
Başını tutup koparmıştım heveslerimin
Ağır gelen ne varsa atmıştım üstümden
Tertemiz bir yorgan çekip cehennemle arama
Kurtulmuştum yanmaktan
Serin bir yaz akşamı kadar uzaktım ölümden


Sevda Altınkaya, Neden Yaptın Ki Bunu Kendine

Çaresizliğin muhasara mektupları yazarken
Kıvrıldığım günlüğü arasından yırtıldım
Kâf dağı dümdüz kanat sesleri içimde
Pastoral ağıtlar sancıyor tenimde


Betül Özkan, Robin

Her hayrın kapısını açtı gözün
Kalbim ki güzelliğini takdir etti
Kadere iman etti şu kederim
Tek seni yegâne seni bir seni


Hayrullah Gürdağ, Yârin Kulağı

ellerimde bana neyi anlattığını bilmediğim
bir demet papatya,
hem de bir kış günü
hem de kardelenlere, betonarmelere rağmen
ve öyle taze ki, can gibi, aşk gibi
ilk günkü gibi..


Muhammed Ali Eren, Çıkıp Sana Geliyorum

Hayret günlüklerini dolduruyorum burada bir bir
Baba çiziyorum nesillere seslenen
Bir de biricik kalbini, kızını
Anlam arıyorum, o tılsımlı kelimeyi
Kuyuları coşturan, kuşlara benzer o hikmetli dili


Sinem Çağlancı, Umudun Radyoaktivitesi


,

Serazat Edebiyat'ın 6. Sayısı Çıktı

Serazat Edebiyat, Sayı 6

Serazat Edebiyat'ın Nisan - Mayıs - Haziran 2024 tarihli 6. sayısı çıktı. Şiir, öykü, deneme, söyleşi, inceleme, sanat ve filiz olmak üzere yedi bölümden müteşekkil olan Serazat'ın bu sayısı Neslihan Ermahiş'in "Tehlike Anında Kırılacak Cam" başlıklı denemesiyle başlıyor. Neslihan Ermahiş, Şeyda Tarhan Almalı ve Ubeydullah Öz deneme bölümünde okuyacağımız yazarlar arasında.

7 Şubat 2024

, , ,

Zeki Altın ile Üç Kişilik Ölüm Marşı Üzerine

Zeki Altın ve Üç Kişilik Ölüm Marşı Kitabı

1) Merhaba Zeki. Bugün seninle şiir serüvenini ve ilk kitabın olan Üç Kişilik Ölüm Marşı’nı konuşmak istiyorum. Öncelikle kitabın için tebrik ederim. Uzun süredir çeşitli edebiyat dergilerinde yayınlanan şiirlerin ile okurunla buluşuyorsun. Dergi sayfalarından şahit olduğum şiir serüveninde şiir dili canlı olan, dilin sunduğu imkanları zorlayıp şiirinde yeni denemeler yapmaktan çekinmeyen bir Zeki Altın ile karşı karşıya geldim. İlk sorum kitabın isminden hareketle olacak. Otuzuncu sayfada kendisine yer bulan “Üç Kişilik Ölüm Marşı” başlıklı şiirin kitaba ismini vermesinde özel bir durum var mıdır?

23 Aralık 2023

, , , , , ,

Serazat Edebiyat'ın 5. Sayısından Mısra Seçkisi

kanımı silen güneşleri öptüğüm gün
elinde dürbün yeşil ekin dürbünleri
suyunu da emerek
bakmayı seçtim
uzaktan çapraşan görüntüme

Osman Hasdemir, Kendine Bakmak 

tüm kavgası kendiyledir
düşsel bir yorgunlukla verir savaşını
ölür, öldürür, gırtlaklara yumruklar indirir
sıktıkça dişlerini
haytaca bir sevinç dolar yanak kaslarına
berhevâ geçmişinde bir iz arar

Mahmud Musab Önder, Mâfevk, Adam, Kavga, Kadın

Eski bir günah bu taşıdığımız şeyler
Ayıpsız amasız fakat gözlerden uzaktayız
Son kez gülümsüyorsun hafızamda
Ve son kez adını, tepeden tırnağa dünya

Sayyad Yavegu, Patika

21 Aralık 2023

,

Serazat Edebiyat'ın 5. Sayısı Çıktı

Serazat Edebiyat, Sayı 5

Üçüncü yılına giren Serazat Edebiyat'ın Aralık-Ocak-Şubat-Mart 2024 tarihli 5. sayısı çıktı. Şiir, öykü, inceleme ve söyleşi olmak üzere dört bölümden müteşekkil olan Serazat'ın bu sayısı Hüseyin Kılıç'ın "Rüyalar Gerçek Olsa" başlıklı öyküsü ile başlıyor. Hüseyin Kılıç, Mete Almalı, Ubeydullah Öz, Gökçe Seher Balaban, Tuğçe Öcal, Şaidin Büyükbayram bu sayıda öykü bölümünde okuyacağımız yazarlar arasında.

Derginin şiir bölümünde ise okurunu yedi şiir karşılıyor. Osman Hasdemir'in "Kendine Bakmak" başlıklı şiiriyle kapısını açan bu bölümde Furkan Kayış, Ece Budak, Mahmut Musab Önder, Sayyad Yavegu, Sevda Altınkaya ve Mücahit Mehmet Musuloğlu şiirleriyle okurunu bekliyor olacak.

15 Haziran 2023

, , ,

Osman Hasdemir ile Yüksüz Göç Şarkısı Üzerine

Osman Hasdemir ve Yüksüz Göç Şarkısı kitabı

1) Merhaba Osman. Öncelikle "Yüksüz Göç Şarkısı" için tebrik ederim. Uzun süredir çeşitli edebiyat dergilerinde yayınlanan şiirlerini takip etmekteyim. Dergi sayfalarından şahit olduğum şiir yolculuğunda her yeni şiirinde kendini yenileyen ve gelişen bir Osman Hasdemir ile karşılaştım. Yüksüz Göç Şarkısı'ndaki bazı şiirlerini birkaç kez okudum. İlk sorum kitabının isminden hareket ile olacak. Yüksüz Göç Şarkısı' nın anlam dünyandaki yerini merak ediyorum. Göç nedir, göçen kimdir, göç nereyedir ve bu göç neden yüksüzdür?

23 Mayıs 2023

, , ,

Nikolay Gogol'un Petersburg Hikâyelerindeki Karakterlerin Asabî Tutumlarının Kaynağı

Nikolay Gogol ve Petersurg Öyküleri kitabı
Yalnızlık diye bir şey yoktur. Yalnızlık senin yokluğundur.
Nikolay Gogol
Hepimiz Gogol'un Palto'sundan çıktık.
Fyodor Dostoyevski

Nikolay Gogol, Palto isimli hikâyesini 1842 yılında yayınladığında dönemin edebiyat çevrelerinin yoğun ilgisini çekmişti. Bir edebiyat olayı olarak nitelenen söz konusu hikâye Gogol'un olgunluk dönemi verimlerinin başında gelmektedir. Rus roman yazarı Fyodor Dostoyevski'nin "Hepimiz Gogol'un Palto'sundan çıktık." olarak nitelediği hikâye, 19. yüzyıl Rus Edebiyatı'nı özetlerken Gogol'un edebi kimliğine de ışık tutmaktadır. Aleksandr Puşkin'in başlatmış olduğu "Küçük İnsan Teması" üzerine birçok hikâye yazan Gogol'un şu dört hikâyesi üzerine konuşmak istiyorum. 1. Neva Bulvarı. 2. Burun. 3. Portre. 4. Palto. Gogol'un bu dört hikâyesinden hareketle metinleri çeşitli boyutlarıyla inceleyeceğim. Bu metinlerde işlenen karakter çatışmaları, toplumsal normlar, etik değerler, insan - insan ve insan - sistem ilişkileri, karakterlerin eşya ve hadiselere karşı tutumu ve yazarın ulaşmak istediği sonuç incelememin özünü oluşturacaktır.

25 Nisan 2023

, , , , , , ,

Serazat Edebiyat'ın 4. Sayısından Mısra Seçkisi

denizden hemen sonraki bozkır
ve ta bozkır
düşmüş gibidir hiç durmadan
ağzından
ağzın susuzluğumu eyler

Osman Hasdemir, Maseinaor III

Her şeyden az, hiçbir şeyden tam değildir içim
Fakat gülen yüzüm de vardır ki
-Her hayırda şer olma ihtimalinden midir-
Biraz evhama gebedir

Orhan Batuhan Akgül, Persona Non Grata

şimdi kim ölüyorsa dünyanın bir yerinde
sebepsiz ölüyorsa dünyanın bir yerinde
bana bakıyordur.

Deniz Schwarzwald, Ciddi Saat (çeviri)

24 Nisan 2023

,

Serazat Edebiyat'ın 4. Sayısı Çıktı

Serazat, Sayı 4
Serazat Edebiyat, Sayı 4

İkinci yılına giren Serazat Edebiyat'ın 4. sayısı Nisan 2023'te çıktı. Şiir, öykü, inceleme ve söyleşi olmak üzere dört bölümden müteşekkil olan Serazat'ın bu sayısı Atilla Duman'ın "Bir Rüya İçin Ağıt" başlıklı öyküsü ile başlıyor. Atilla Duman, Mete Almalı, Tuğçe Öcal, Şaidin Büyükbayram ve Ubeydullah Öz bu sayıda öykü bölümünde okuduğumuz yazarlar arasında.

19 Aralık 2022

, , , , ,

Korkusuz Korkak ve Ikiru Filmlerinde Ölüm ve Hayatın Anlamı Üzerine Psikolojik Bir İnceleme

Ikiru ve Korkusuz Korkak filmlerinin afişleri

Sinema ortaya çıktığından günümüze değin insanlar için anlama, anlatma ve anlamlandırma sürecinde önemli bir araç olmuştur. Sinemanın ortaya çıkış koşulları göz önüne alındığında maddi anlamda gelir getiren bir alan olmasıyla birlikte merkezinde insanı bulunduran pek çok konuda işlevsel olarak kullanılmıştır. Her sanat dalı gibi sinema da ortaya çıktığı toplumdan beslenir, toplumların değişim ve dönüşüm süreçleri tıpkı bir ayna gibi beyaz perdede kendisine yer bulur. Türk sineması özelinde sinemanın kısa tarihi incelendiğinde çeşitli dönemler ile karşılaşılmaktadır. Türk sinemasında ilk filmlerin çekildiği dönemde kameranın önünde tiyatro sanatçıları görülmektedir. Bu durum bir süre devam etmiştir. Sinemanın müstakil bir sanat olarak gelişimini sürdürmeye devam etmesi ve tiyatro geleneğinden uzaklaşması 1960’lara kadar sürmektedir. Sinema, yaşanan teknolojik gelişmelere paralel olarak gelişimine devam etmiştir. Diğer sanat dallarında olduğu gibi sinema da kendi içinde türleşmeye başlamıştır. Bu türlerden birisi de “güldürü” türüdür. Komedi kelimesi ile de ifade edilen güldürü türünde insanların, durumların ve olayların çeşitli tarafları ele alınmaktadır. Bu anlamda olması gereken bir durumun aslında hiçte beklenmedik bir şekilde olmaması gerektiği gibi sonuçlanması veya olmaması gereken bir durumun şaşırtıcı bir şekilde olması gerektiği gibi sonuçlanması çoğu kez güldürülerin zeminini oluşturmaktadır. Bu bakımdan sinema kurgusunda yer alan olaylarda bu geçişler izleyici için bir gülünçlük ortaya çıkarmaktadır.

11 Kasım 2022

, , , , , ,

Serazat Edebiyat'ın 3. Sayısından Mısra Seçkisi

Bakarsın diye
Binlerce dikenleri göğsüme batırdım
Gülle donattım çehremi
ve her sabah
Yeniden
Bir damlaya kanarken
Sana yıkandım

Ahmet Alataş, San'a Göç

Çünkü kalbim gebe bırakır kelimelerimi
Onlar ki soğumazlar
Heybemde kendi ateşimi taşıyorum

Mücahit Mehmet Musuloğlu, Çamurlandıysam Elbet Yıkanmışımdır

-biz yüzyıllarca ölü
ölünce artık uzamayan tırnaklarımız sakallarımız
son bir fotoğrafıdır
dönüşüp durduğumuz şeylerin

Osman Hasdemir, Devam Eden Son

,

Serazat Edebiyat'ın 3. Sayısı Çıktı

Serazat Edebiyat, Sayı 3

İki aylık yayın periyodu ile okuruna ulaşan Serazat Edebiyat'ın Kasım - Aralık 2022 tarihli 3. sayısı çıktı. Şiir, öykü, deneme, inceleme, söyleşi ve filiz olmak üzere altı bölümden müteşekkil olan Serazat'ın bu sayısı Ubeydullah Öz'ün "Gelin Ayşe" başlıklı öyküsü ile başlıyor. Ubeydullah Öz, Mercan Alper, Aleyna Uçar, Mete Almalı, Tuğçe Öcal, Ahmet Alataş ve Şaidin Büyükbayram bu sayıda öykü bölümünde okuduğumuz yazarlar arasında.

8 Ekim 2022

, , , , ,

Franz Woyzeck ve Rodion Romanoviç Raskolnikov Karakterlerinin Anti-Kahraman İmajları Üzerine Bir Değerlendirme

"Woyzeck" ve "Suç ve Ceza" kitapları

Georg Büchner, modern Alman tiyatrosunun çok şey borçlu olduğu bir oyun yazarı. Büchner, iktidar, güç ve birey arasındaki ilişkiyi aydınlanma düşüncesi bağlamında Woyzeck oyununda ele almıştır. 19. yüzyılda romantizm ve idealizmin etkilerinin yoğun olarak hissedildiği Almanya’da modern insanın problemlerini çarpıcı bir dille eserine aktaran Büchner’in kurgusal evreninde modern insan “şey ve özne” arasında bir yerdedir. Bu dönemde aydınlanma düşüncesi ile materyalizm ve pozitivizm yükselmiş, insan zincire vurulmuş olsa bile fikirleriyle hür kalabildiği anlaşılmıştır. Fakat Büchner eserlerinde insanın hür iradesinin elinden alındığını ifade etmektedir. Bu doğrultuda Woyzeck oyununu değerli kılan, onu Alman romantizminin ve idealizminin dışında değerlendirmemizi sağlayan belki de en önemli unsur insanı tüm çıplaklığıyla ortaya koymaya çalışmasıdır. Şara Sayın “Devrimci Dram Yazarı Georg Büchner s. 121” kitabında yazarın bu yönünü şu cümlelerle ifade etmektedir. “Zincire vurulmuş olsa bile hürdür insan diyen Schiller’in aksine, Büchner insanı fatalizmin ve determinizmin esiri olarak görür. İpleri bilinmeyen güçlerin elinde birer kukla olan Büchner’in insanlarının ‘Ben’leri, kişilikleri yoktur.” Şara Sayın’ın ifadelerinden de anlaşılacağı üzere Büchner’in yazın dünyasında ‘ben’ler, kişilikler ve ‘kurtarıcı’ kahramanlar yerine ‘karşı-kahraman’ diğer bir deyişle ‘anti-kahraman’ insanlar yer almaktadır. Woyzeck’in başkarakteri olan Franz Woyzeck, bu anlamda edebiyatta anti-kahraman imaja örnek teşkil eden ilk karakterlerden birisidir. 

16 Eylül 2022

, , , , , ,

Serazat Edebiyat'ın 2. Sayısından Mısra Seçkisi

kaygılar çağrılmadan yaprak sırtlarına
yaşamın tarif edilmiş yolları
ve bilinçsiz ışıklarından
uçlanıyor tanıklığa

Osman Hasdemir, /weather rain

Cumartesi akşamları geceyi tütün çarşaflarına sarıp
Dikenli teller arasında kanayan
Bir savaş atı gibi soluduğumuz dostlarımla
Sonra üfürdüğümüz yelkenleri şişiren ıslak rüzgârlar gibi
...
Borazanlar ötüyor durmadan yeraltı duraklarında
Nöbet hiç bitmiyor anlayacağın
Kışı ve baharı o yakıcı sanrılarla geçiriyoruz balkonlarda

Mücahit Mehmet Musuloğlu, Tatar Çölü

elektronik postayla cv gönderdim sana
spam kutuna düşmüş olabilir
ekrana elli milimlik tendre jasmin
şişesinden sıktım
kokusu geliyor mu
entır

Emre Gül, Entır

5 Eylül 2022

,

Serazat Edebiyat'ın 2. Sayısı Çıktı

Serazat Edebiyat, Sayı 2

İki aylık yayın periyodu ile okuruna ulaşan Serazat Edebiyat'ın Eylül - Ekim 2022 tarihli 2. sayısı çıktı. Şiir, öykü, inceleme ve filiz olmak üzere dört bölümden müteşekkil olan Serazat'ın bu sayısı Mete Almalı'nın "Çavuş" başlıklı öyküsü ile başlıyor. Mete Almalı, Hüseyin Safa Ak, Ahmet Alataş, Öznur Yıldız, Ubeydullah Öz, Tuğçe Öcal, Şaidin Büyükbayram ve Kevser Özdamar bu sayıda öykü bölümünde okuduğumuz yazarlar arasında.