Bazen bazı anları daha önce yaşadığımı hissederim. Farklı bir duyuş yaşarım. Buna Fransızlar "déjà vu" diyor. Yani yaşanmış bir olayı daha önceden yaşamış olma veya görülen bir yeri daha önceden görmüş olma duygusu. Bu duyguyu son zamanlarda daha sık hisseder, yaşar oldum. Neden böyle hissettiğimin sebebini bilemiyorum. Belki de ülkemizdeki yoğun gündemin hislerimize, duygularımıza etkisi olabilir. Bu durumun geçerli bir sebebi olmalı dedim ve biraz araştırdım. Edindiğim bilgiye göre beynin yorgunluk halinde bu türlü durumlar yaşanabiliyormuş. Örneğin karşılaşılan görüntüler veya sesler karşısında beyin ilk başta karşılaşılan durumu algılamayıp kısa bir an sonra durumun farkına vardığında bu hissi yaşayabiliyormuş.
Çevremizde o kadar çok uyarıcı ve mesaj var ki... Bu uyarıcı ve mesajların -bana göre- büyük bir bölümü işimize yarayan türden değil. Hâl böyle olunca zihnimiz yer yer işgal altında kalabiliyor. Bu konuda Kemal Sayar'ın Timaş Yayınları'ndan çıkan "Yavaşla" isimli kitabından bir pasaj aktarmak istiyorum.
Herkes reklam dünyasından gelen baskılara bir cevap verme ihtiyacı içinde. Küreselleşme ve ekonomik akılcılık çağında, pek azımız kendisini emniyette hissediyor. Cüzdanımızda daha fazla para var; ama alınması gereken daha çok şey ve bütün bunları kazanmak için harcanması gereken daha fazla mesai de var. Başarımızın göstergesi, sahip olduklarımız ve hayatın öncelikli gündemi ekonomik mücadele olduğunda, anne babalık da iş hayatındaki sert ve rekabetçi üsluba bürünüyor.
Kemal Sayar, Yavaşla