![]() |
Hüseyin Karacalar ve Her Şey Geçtiğinde kitabı |
Hüseyin Karacalar'ın şiir evreni benim için ilgi uyandırıcı ve kıymetli olmuştur. Kimilerinin "geç kalmış bir ilk kitap" olarak nitelediği Cevapsız Aramalar kitabından sonra Her Şey Geçtiğinde kitabı ile şiirlerini ikinci kez iki kapak arasında okuruna sunmuştu.
Bu yazıda Hüseyin Karacalar'ın Her Şey Geçtiğinde kitabı üzerine konuşmak istiyorum. Şairin ilk kitabında birden çok kez okuduğum bir çok şiiri bulunmakta. İkinci kitabında da yine benzer duygular içerisinde şiirlerini okumuştum.
Her Şey Geçtiğinde kitabında çoğunlukla doğrudan bir anlam aktarımı bulunmuyor. Çağrışım değeri yüksek sözcüklerin tercih edildiği şiirler dikkat çekici. Bu durum şairin ve okurun sezgisel alanına kuvvet kazandırıyor.
Karacaların şiirinde beni heyecanlandıran unsurlardan birisi de şiirinde yapı gereği şiirsel nefesin kısa tutulup, şiirde hissedilen duygusal yoğunluğun artırılmasıdır. Bu durum, üzerinde durup düşünülecek ve anlamı genişletilecek mısralara imkan sağlamaktadır.
Bir şiirin ortaya çıkış sürecinde pek çok değişken, etken bulunmaktadır. Bazı şairler şiirlerini dış dünya ile bir etkileşim sonucunda ortaya çıkarırken, bazı şairler ise şiirlerini içe yönelmenin bir sonucu olarak ortaya çıkarmaktadır. Her Şey Geçtiğinde kitabı ise ifade ettiğim gibi içe yönelen bir kitaptır.
Kitabı bir bütün halinde değerlendirmeme imkan veren unsur, kitabın sahip olduğu tematik sürekliliktir. Eserde yer alan şiirler aynı ruhtan, aynı kaynaktan okura ulaşmaktadır. Karacalar'ın şiirinde en baskın eğilim içe kapanmak ya da kendi içinde derinleşme çabasıdır.
Karacalar çağdaşı olan diğer şairlerden çeşitli taraflarıyla ayrılıyor. Bir çok şaire göre sözcükleri daha sade, imgeyi daha somut haliyle kullanıyor. Bu durum onun şiirinde yüzeyselliği artıran bir unsur değildir. Aksine şiirin merkezine hayatı koyan bilinçli bir tercihtir.
Kitapta altını çizdiğim pek çok mısra bulunmakta. Bu mısralardan bazılarını paylaşmak isterim.
"temiz bir sayfaya ne çok inanmak isterdim."
"yol bilmeyendim kaderden ve kederden kendime kara parçasıkendime mağarakendime boşlukkendime tesadüf beğendim"
"bu tükenmez kalem akıtıyor durmadaniddiam olmadı ne olur vurma benibir sağ salim çıkaydık şu hayattan"
"beklemek neden bu kadar göreceli?"
"zeytin tanesinden bize gülümsemeyi öğreten var"
"Zordu rafa kaldırmak kırılmış bir hatırayıBoşluğu toparladım kusur bulmayı öğrenemedimZiyarete gittim omzuma bıraktığın yarayıAldım toprağın tozunu ama tuzu gökyüzüne ekemedim."
0 Yorum:
Yorum Gönder
Bloguma ziyaretiniz için teşekkür ederim. Bu içeriği beğendiyseniz paylaşabilir, yorum yaparak katkıda bulunabilirsiniz. Yeniden görüşmek ümidiyle...