11 Mart 2025

, , ,

Aziz Mahmut Öncel'in "Nar" Şiirinden Hareketle Şairin Şiirde İç Gerçekliği Üzerine

Aziz Mahmut Öncel ve Pasaportsuz Türk şiir kitabı

Türk Edebiyatında eser incelemelerini önceki döneme ait büyük eserler ile kısıtlamak edebiyatın önceki dönem ile sonraki dönem arasındaki bağı koparacaktır. Bu durum ise eserlerin ortaya çıkış süreçlerini anlaşılmaz hâle getirecek, eserlerin dönem ve bulunduğu toplum ile ilişkisini anlamaya imkân vermeyecektir. Bu bağlamda Aziz Mahmut Öncel'in Pasaportsuz Türk kitabında dikkat çeken bir şiir olan Nar şiirini incelemek, bu şiir üzerinden günümüz toplumunu ve insan ilişkilerini değerlendirmek istiyorum.

Pasaportsuz Türk, Aziz Mahmut Öncel'in ilk şiir kitabıdır. 2016 yılında Ebabil Yayınları tarafından ilk defa yayınlanan kitap, dönemi olan 2000'li yılların şiir sesinden bir çok noktada ayrılmaktadır. Şiirinin kurucu unsurları arasında öznellik bulunmaktadır. Şairin öznelliği şiirde "iç gerçekliğin" oluşmasına imkân sağlamıştır. Söz konusu iç gerçeklik dışsal duyular ile algılanamayan, iç bir duyuş ile anlamlandırılan gerçekliktir. Bu gerçekliğin oluşmasında dışarıdan gelen işaret ve semboller de etkilidir. Öncel'in şiiri içinde bulunduğu toplumdan izler taşımaktadır. Şiirinde rastlanılan bu izler bazen bir karşı duruşun ifadesi, bazen bir rıza göstermenin yansıması olarak değerlendirilebilir. Şiiri anlamak ve şiir ile bağ kurmak okur ile şiir arasında gerçekleşen bir eylemdir. Üçüncü bir kişinin müdahale edemeyeceği, eseri ortaya koyan ile eseri yorumlayan arasında gerçekleşen bu olay şiirin muhatabının da "iç gerçekliğini" ortaya koymasına olanak tanır.

Bu bağlamda Aziz Mahmut Öncel, şiirde kurduğu iç gerçekliği zemininde okuru ile buluşmak ister. Öncel'in okuru ile buluşmasına eşlik eden bazı şiirsel hususiyetler bulunmaktadır. Bu hususiyetlerden en önde geleni tasavvuftur. Türk şiiri tarihine bütünsel bir bakış ile bakıldığında tasavvufun önemli bir alanda etki gösterdiği görülebilir. Tasavvuf hem Osmanlı dönemi Türk şiirinde hem de Tanzimat sonrası Türk şiirinde varlığını ortaya koymuştur. Modern Türk şiirinde ise geleneği göz ardı etmeyen, gelenekten beslenip, dilin imkan ve hareket alanı ölçüsünde modern Türk şiirine katkı sağlayan şairler arasında Öncel de bulunmaktadır.

Yeni yüzyılda değişen insan ve toplum karşısında Türk şiirinde de bir değişim gözlenmiştir. Bu değişimden etkilenen sadece edebiyat ve türleri olmamıştır. Tasavvuf da bu doğrultuda değişimden etkilenmiştir. Türk şiirinde bazı şairler tasavvufu bir kültür olarak görmüş ve bazı şiirlerini bu kültüre eklemlemiş, bazı şairler ise tasavvufu yaşamın her alanına etki eden bir öz olarak görmüş ve bu durumu şiirlerine yansıtmışlardır. Aziz Mahmut Öncel ise tasavvufu bir öz olarak gören ve bu özü şiirlerine yansıtan, şiirlerinde tasavvufi simge ve ögelerle birlikte anlamsal bütünlükte gördüğümüz şairler arasındadır. 

benim meczupluğumu katın işin içine
öyle manşetlere taşıyın fuzulî’nin şiirini
kalbini mekaniğe bağlamış geçenleri eleyin
yeniden dönün bir şeyhin nazarına
ismet özel’in şeyhini düşünün
ve galib’in şeyhliğini

Nar başlıklı şiirine mısralarıyla başlangıç yapan şair yeni dünyanın problemlerini konu edinir. Kalbini mekaniğe bağlayanlara Fuzulî'nin şiirinden ve bir şeyhin nazarına dönmekten söz eder. Yeni dünya ile birlikte ortaya yeni bir insan tipi çıkmıştır. Gelişen sanayi ve teknoloji ile birlikte ortaya çıkan yeni üretim ve tüketim politikaları söz konusu bu insan tipinin ortaya çıkmasında etkili olmuştur. Pek çok imkan ve alana ulaşımın kolaylaştığı bu yüzyılda hız ve hareket her şey olma noktasına gelmiştir. Hızın ve hareketin bu boyutta artışı insanın manevi dünyasında olumsuz bir etki bıraktığı ifade edilebilir. 

onların sırlarını artırsın rabbim
onların sırlarını artırsın onların
göğün bir nar gibi çatlayıp
önüme düştüğünü usuldan inandırsın bana
şeyhim usuldan inandırsın

Aziz Mahmut Öncel için şuanda mutasavvıf şair sıfatını kullanmak uygun olmayabilir. Fakat ortaya koyduğu şiirler göz önünde bulundurulduğunda onun şairliğinin tasavvufla irtibatı ve gelenekle yakınlığı görülmektedir. 2016 yılında Kaygusuz Şiir ve Fikir Dergisi'nde Salim Nacar'ın Öncel ile yaptığı bir söyleşi de şiirini "tasavvufi değil tasavvufi kavramların bilinciyle yazılmış modern şiir" olarak tanımlamaktadır. 

Klasik Türk şiirinde çeşitli ölçüler ve söz sanatları ile karşımıza çıkan tasavvuf, modern Türk şiirinde varlığını imgeler vasıtasıyla hissettirmektedir. Modern Türk şiirinde anlamsal derinlik ve yapı imgeler vasıtasıyla inşa edilmektedir. Aziz Mahmut Öncel şiirinde imgeye önem vermiş ve ifade etmek istediklerini, okur ile arasındaki bağlantıyı imgeler yoluyla güçlendirmiştir. 

Dönüp okuyorum
Okuyorum dönüp dönüp
Senin ruhuna bu gazelleri kasideleri
Çünkü sol omzunu toprağa gömen bir kuşum ben
Gömüyorum seyirten gözlerimi ben

Şair, ölüme ve hayata, bedene ve ruha yukarıdaki mısralarla atıfta bulunmaktadır. Öncel, beden ve ruhun birbirinden ayrılması ile başlayan gözle görülmez bu süreci şiirinde işlerken bu dünyanın geçiciliğine, mutlak olandan ayrı düşmenin verdiği ıstıraba değinmektedir. 

Nar şiiri bütünsel olarak değerlendirildiğinde bir yolculuğun şiiri olarak tanımlanabilir. Bu yolculuk, insanın bu dünyada yer tutma macerası ve bu macerayı yaşarken sevinç ve hüzün anlarının toplamı olarak ifade edilebilir. Şairin dönüp dönüp okuduğu nedir ve ne işe yaramaktadır? Bu sorunun cevabını şairin iç gerçekliğinde aramak yerinde olacaktır. Şair, yine sözü edilen söyleşide Salim Nacar'ın kendisinin kişisel hayatıyla ilgili sorduğu soruya şu cümlelerle cevaplamaktadır. "Benim ne yaptığım ileride tam olarak netleşecek belki okur karşısında, eleştirmenlerin elinde. Ama Allah diyen, tasavvufu birkaç kelimeye değil bilinçli bir şekilde gerçek kavramlarıyla modern şiire sokan bir anlayışı benimsedim. Buna modern sufi mi denir, ne denir bilmiyorum. Tasavvufun modernite içerisinde capcanlı dipdiri kalabildiği mecraları görünce, modern insanın problemlerine bu şekilde bakmaya devam edilmesi gerektiği düşüncesine vardım. Düşüncem ne ise şiirime de o geçti. Nasıl yaşadığım mekan şiirimde görülebiliyorsa, kalbimi mutmain eden, bu bunalım çağında beni bunalımdan alıkoyan şey de şiirimde görülmeli, açık olmalı."

Kaldıysa bir damar muhabbetullah çün şu karanlık
                    adamlarda
Kaydıysa bir türkülük yer hançeremizin naz köşesinde
Hazırım liğme liğme varmaya dudaklarına
Hazırım parçalanmış nar gibi ellerini boyamaya

İnsanın yaşam yolculuğu sırasında bazen dönem dönem bazen de çok daha uzun bir süre sığındığı duraklar, konaklar bulunmaktadır. Başka bir ifade ile bu sığınaklar bireyin deneyimlerini şekillendirebilmekte ve onun manevi dünyasında kendi iç gerçekliğini örebilmesine imkân sağlamaktadır. Bu anlamda bu dünyada yapılan her iş ve oluş hakikat ile teması nispetinde değerlidir. Bireye, eşyaya ve hadiselere kıymet katan şey öz ile kurulan irtibatta saklıdır. 

Bu bağlamda Öncel’in Nar şiiri özelinde şiir serüvenini, başta şiire ve hayatın diğer alanlarına bakışını bir sonuca bağlamak gerekirse, şiirin ortaya çıkmasında ve şiirin gelişmesi sürecinde şairin yaşadığı veya kendi ifadesi ile invizaya çekildiği Darende’nin etkili olduğu düşünülebilir. Onun şiire ve hayatın diğer şubelerine bakışını şekillendiren de yine içinde bulunduğu ortam olmuştur. Nar şiirinde etkileri ve izleri fark edilen iç gerçeklik, bu yönüyle şairin sesini, şiir dilini ve üslubunu şekillendirmiştir.

Eyüp Aktuğ
Aşkar Dergisi, Ocak-Şubat-Mart 2025, Sayı 73

Paylaş:  

0 Yorum:

Yorum Gönder

Bloguma ziyaretiniz için teşekkür ederim. Bu içeriği beğendiyseniz paylaşabilir, yorum yaparak katkıda bulunabilirsiniz. Yeniden görüşmek ümidiyle...