1 Eylül 2024

,

Teklif

İçimde taşıdıklarımı getirdim içimi taşıranları
Bir bilsen nelerden vazgeçtim nelerden
Renkten renge girdim, en çok kırmızıda sevdim
Tanımlar türettim anlamlar yükledim
Çok defa bozdum kurduğum cümleyi
Bu yüklemin iki ucunda çok bekledim.

Sana penceremdeki çiçeklerin can sıkıntısını anlatsam
Ellerimin hafızasını döksem karıştığın suya
Bu duruma alışkanlık mı dersin akışkanlık mı
Ne dersen de işte bunlar hep klişe
Ama yapmacık değil sentetik değil
Yüzde yüz pamuk kalbimin içi
Yazın terletmez, kışın üşütmez, yağmurda atmaz rengi
Biliyorsun çok ıslandım ben o yağmurda
Çünkü bir kez sevdiysen,
Kalbin çözüldüyse can kenarında
Evin bütün ışıklarını yakarsın kapalı perdelerin arkasında.

Senin yağmurların çeşit çeşit
Senin gülmelerin, senin gelmelerin çeşit çeşit
Sana yakıştırdığım çerçeveler, albümler
Dünyayla aram çok güzel, dünyayla aramda sen
Yeniden inanıyorum fotoğrafların güzelliğine
Toplumsal olandan sana kaçıyorum, seninle çoğalıyorum
Sıfırlıyorum telefonu, gündemi, manşetleri, ay sonu enflasyon beklentisini
Senin dışında her şey uzaktan uzağa, yaşamıyor gibi temassız kartlar gibi
Bunları bir kenara bırakalım şimdilik
Yeni Türkü’den şarkılarla açalım sabahı, usul usul gün ağarırken
Aşka şükredelim, bankalara ve müteahhitlere isyan.

Daha söyleyeceklerim var
Bu yollardan sana bana kalan bir hikâye
Yaşamaktan söz ediyorum, tespit değil teşbih değil
Ayın on beşini beklerken dağılıveren tespih tanelerinden
Olsun sevgilim yarınlar bizim güzel günler biriktirelim
Çocuklara paylaşmayı öğretelim hem interneti hem ekmeği
Bizim olsun sevgiler, aşklar, kavuşmalar
Bu pencere bu köşe
Biraz otur, merhaba diyelim
Senin bende benim sende bulduğuma.
Merhaba!

Eyüp Aktuğ
Aşkar Dergisi, Temmuz - Ağustos - Eylül 2024, Sayı 71
Paylaş:  

0 Yorum:

Yorum Gönder

Bloguma ziyaretiniz için teşekkür ederim. Bu içeriği beğendiyseniz paylaşabilir, yorum yaparak katkıda bulunabilirsiniz. Yeniden görüşmek ümidiyle...