30 Ekim 2023

, , , , , , , , , , , ,

Aşkar Dergisi'nin 68. Sayısından Mısra Seçkisi

bir yatağın serinliğine inceden kederlenip
duvara dönüyorum yenilmektir bu
parklarda kuğular üşüyor senin incecik boynun
benim açık parmaklarım cetvel karşısında vur bakalım
çocukluğumun pembe ellerine ellerine
...
bir kışı bozduralım bir sürü sonbaharlar
ayağının ucuna basarak mı yürüyorsun
sen bakınca heykel oluyor öylesi taşlar

Özgür Ballı, Mevsimsel
Söz de yorulunca artık uzun bir
Evetle hayır arasına elle gelen düğün bayram
Tam cüze geçmişken başlayınca okul
Ödev defterinde bir leke olur o kul

Murat Özel, Elveda Bahri
şiirlerin çok güzel Rabbim bağışla
ıssız kalmış cüretimi
tek bir harfe alemi sığdıran azamet senindir
babamız âdem'e kelimeleri öğreten o sırrı bize lütfeden
sonsuz merhamet senindir

Yunus Emre Altuntaş, Bağışla Rabbim
Yaprakları dallara tutunmuş kuşlara çeviren
Kuşları öyle amansız konuşturan fırsat vermeden
Koşturan koşturan koşturan
İnsanları önce evlerine sonra içlerine kadar süren takip
Ölümden başka güven veren kalmayana kadar
 
Muammer Yavaş, Çavgu
Çok acılar çektim. Ama iim şimdi jnm. Ben. Demek. İşiymiş. Şeytan. Erginlenir miydi. Sabi sübyan. A. Kaldı. Bu işler. Harcı değil. Herkesin. Ağzının payını vermek. İstiyorsan hemen. Bir çırpıda. Sayıver. Bakalım. Kimdir sahipleri ferâiz. İlmini öğren. Mek. Geldi mi. Aklına. Hiç. Mukayyet. Olamadın diyelim. Gülmekten. Kaçırıverdin altına.
 
Osman Nuri Tolar, Yakın Tarih Kronikleri

Bakın
Yaprağın baht işi hülasasına
El elde baş başta
Cesedi yere seriliyken bile tekmeleniyor.

Hayati Okur, Komşu Canevini Yangın Yerine Döndüren Kara Haberin Başlangıç Noktalı Takdir-i İlahisi

ah kimselerin vakti yok durup
boş boş bakmaya
sırtındaki küfeleri indirmeden
elini telefona değdirmeden –öylece-
boşluğa

Muharrem Demirci, Boş Boş Durmaya Övgü

Unutmaz dediğim o sular aktı gitti
benden uzağa taşırdılar tüm hikayelerimi
bundanmış önünü taşlarla kestiğim dereler
yarım ve silik
adım yazıyor ayağı çatlamış masada
ben mi ona benziyorum o mu bana
böyle geçmesin isterdim
onarmak nedir bilmeden

Seda Şaffak, Kimliği Sırtında

kısmetler kaldırıyoruz yarına kırılıyor hepsi kendiliğinden
ölmeye dikleşti mi kırılma
bahta adavet dosta devlet
hızı kendinden menkul bu beygirle dolanır

Cumali Yakan, Kanundan Manzara

hakkımda verilen bu bulanık yargının
özünde hatadan arınık olduğu ortada
amel sağlaması yaparken cellat aradığı da
gittikçe kargıșlanan nakkașı aklamak için
bir pergel yarattım, ben kazandım

Doğanay Dağlar, Eski Antlaşmalar Sokağı

en son burada gıcık tuttuydu beni
en son burada yazıldı bu şiirin türkçesi
korkuyla başlanan sofradan doymadan kalkan vatandaş misali
en son burada ölmekten vazgeçtim
evlat oldum

Mahmut Celaloğlu, Takıntılar Atlası

Kek çırpmakla siyaset yapmak arasındaki yedi fark
Tadına bakınca içinde ne olduğunu anlarsın peki ya yüzüm?

Sevde Yaşar Çimen, Kalbimin Formüle Edilemez Veri Yetersizliği

Kimse anmıyor coğrafyayı artık
Tabancalarınız macun dolu
Hepinizin saygın portreleri
Bizans helalarının duvarlarında
Ürkmesin diye Tuzhurmatu’da esaret görmüş çöl tilkisi
Coğrafyayı anmadan Sabarmati’de barışçıl bir akşam yemeği

Muhammed Yusuf Aktekin, Anılmayan Coğrafya

Öyle bırakıyorum hayatı sokak ortasında
Üşüşmesi falan milletin beş saniye
Hayat mı görmüş bunlar
Sağını itiyor solunu çekiyor üstüne çıkıyor
Ne bilsin millet hayatı
Dağılması filan üç saniye.

M. Emirhan Onhan, Hanimiş Bir Akşamüstü Gördüğüm Rüya Yatsıdan Sonra

Kusursuz cinayetler çözdürüldü kusurlu insanlara
İyi ölümler muamma kaldı
        Halbuki aşk olmalıydı mızrak ucunda bekleyen
        Kimseler bekletemezdi kimseleri
Mahsus bir gülümseme bütün inancı
Susuz kaldıkça baktığı imrenilen bir cenaze
        Memnun olmayacak ne var ki burada
        Kibarca olmamalısın denilmeli sakın arkana bakma

Süreyya Altunkara, Feshedilmiş Dernek Tabelası Yahut Konjonktür Gereği Kızgın Arkadaşlar

Bazen şehrin ışıklarına dalar
yüzümü ölmeden önceki son aydınlığa
çevirir gibi
annemi düşünürüm
annem ve ben
bir ziyafette ortadan çatlayan tabaklar gibi

Nafiye Yüksel, Annem Kaktüs ve Masa İçin

çehrende serin bir rüzgar esiyor belli
koruyan kollayan korkan kucaklayan
sanıyorum üçlerden belki kırklardan
tazecik adımlar atıyor ustaca çalımlar
fırtına geliyor / ama anlamıyorsun

Soner Aydın, Dağlar Kelimen E/Since Gövermez Dudakların


Paylaş:  

0 Yorum:

Yorum Gönder

Bloguma ziyaretiniz için teşekkür ederim. Bu içeriği beğendiyseniz paylaşabilir, yorum yaparak katkıda bulunabilirsiniz. Yeniden görüşmek ümidiyle...