İmdi aziz
Ekmek suya düşmüş ve kumlara belenmişken
Onu yutmadan nasıl temizleyebiliriz
Bütün bu olanlara bir sözümüz varken mi geldik
Eğer zehri ve şifayı ayırabilsek
İyi bir mantartopları olabilirdik
Mustafa Melih Erdoğan, Ummamayı Um Umma
oyun kötü olsa da hep ayakta alkışlıyorlar
aman başımızdan eksik etmesin allah
adamını buldun mu yaşamak ne kolay
sadece adını soruyorlar mülakatlarda
Özgür Ballı, Sekans
Zordur ortancalar, aşk zor
Yaşamak ondan da zor
Dünya varmış, dünya yokmuş
Dünyanın bin bir türlü halinin
Binbir incisi bu muymuş?
Murat Özel, Failed State, Pirus Zaferi ve Bir Ayrılık, Bir Yoksulluk, Bir Ölüm
Ne demeli unutkanlığına ve inşa ettiği her şeyin çökmesine kısa zamanda ve paslanmasına demirinin?
Fikrî ve sınâî mülkiyet
Yahut etiği toprağın
Masada ne çok iş var
Dışarısı oldukça kalabalık
Osman Nuri Tolar, Yakın Tarih Kronikleri
Hazırlıksız bir azıktır aç karnına İstanbul
Yazgısı çalakalem mürekkebi lekesiz,
Dünden kalma yüzünün çeperleri desensiz.
Eski göklere uçurur tıkırtısını mülteci
Yavuz Altınışık, İstanbul Ah
yalnız sarhoşlar ve müminler uyanık
demek yola yine ve ancak
bunlarla çıkılacak
demek kadınların çocuk çocukların
oyuncaklarına sarılıp avunmasına
şimdilik bir çare bulunamayacak
Muhammed Sarı, Boş Telgraf
Seninle çıktığım dağları özlüyorum
Dostum! Hazine sandığım çınar ağacım
Sıralı suların sırrını bağrından taşıran
Hadi tekrar çıkalım o güzel an(ı)lara
Çocukluğumuza, ilk gençlik yıllarımıza
Yunus Emre Altuntaş, Sekiz Dağın Türküsü
ardından kapılar kapandı. tahtadan kapılar, döner kapılar, akıllı kapılar. sonra her şey yeniden başladı. kuru, ıslak, soğuk ve sıcak.bu başı, şimdi hangi yastığa koyayım rahat?
Ümit Çiçekli, Sonra
Kimseler uğramadı sen konuşurken
Konuk oyuncular da uğramadı
Rüzgar dahi ılıktı kış gününde
Sigortasız işçilerin kanına ekmek banılırken
Kimsenin haberi olmadı
Süreyya Altunkara, Tahribat Yapacağı Vehmine Kapılıyorsunuz
Konuşma diline yakınlaştırmam gerekiyor dudaklarını
Ölüme koşuyorken üstelik en sağlam gövdelimiz
En yeni seslimiz en hakikimiz
Avize sallanıyor avize düşüyor avize düştü azize
Derin bir denize derin derin
Ahmet Emerce, Şiirimiz Sallanıyor Avize
Şimdiyse boynumda asılı duran hiçbir şey yok
Giderken bıraktığı iki emanetten başka
Yaşamak diyoruz ya hani
Toprağını avuçlamadan kendinin
Durduğun yerden bilinecek bir şey değil
Nafiye Yüksel, Yarısı Zehir Yarısı Şifa İnsanın
Şimdi hiçbir kadrana sığmayacak zaman
Musluk suyuyla büyüyecek çiçekler
Aklımdan yağmur tutsam tufan
Gülüşüm yokluğundan ölüm devşirecek
Sevde Yaşar Çimen, Gül'ün Gülle İmtihanı
sual edeni, söze gideni;
başlı başsızı cümlesini kuyuya attım
dudaklarımda söyleyemediğim kanlı cümleler
koltabancada, mermigedikte, hayatnamluda
Hasan Bazı, Kol Gedikte Mermi Tabancada Hayat Namluda
kavuşmaya mecbur bir yön buluyorken babil esaretinden
insanlığın inandığı yok çok olmadan önce
berrak anlatılar dikilmeli omuzlarına
“alaca bir avcı buyurdu aklıma
oysa hiçbir hazreti beklemiyordum bugün”
Doğanay Dağlar, Küçük Ceylan Müessesesinin Daveti
Baksana
tepeye çıkıyor bazı insanlar
nerenin tepesi olduğunu bilmiyorum
Sorsan onlar da bilmiyorlar
M. Emirhan Onhan, Bu Güzü Yalınayak Geçelim
takıldığında taşa; insan, en çok düşerken kendisidir
aldığım yarayla kapandıkça büyüyoruz birlikte
sökülmüyor pantolonlar yırtıldığı yerden
her terzi çıraktır, üşüdükçe ellerinden
Taha Tayyip Karaaslan, Yunus, Oğuz ve Ali
Oysa halkın infilakını göğsünde yumuşatan benim
Hem göverir ellerim uzuvlar topladıkça şehirden
Hem katılaşır göğsüm, içi hallaç pamuğu dışı çelikten
Halk için, azığım yere döküldüğünde çiğneyen
Bilal Çağlar, 657 Yahut Aşere-i Mübeşşere
0 Yorum:
Yorum Gönder
Bloguma ziyaretiniz için teşekkür ederim. Bu içeriği beğendiyseniz paylaşabilir, yorum yaparak katkıda bulunabilirsiniz. Yeniden görüşmek ümidiyle...