Osman Hasdemir ve Yüksüz Göç Şarkısı kitabı |
1) Merhaba Osman. Öncelikle "Yüksüz Göç Şarkısı" için tebrik ederim. Uzun süredir çeşitli edebiyat dergilerinde yayınlanan şiirlerini takip etmekteyim. Dergi sayfalarından şahit olduğum şiir yolculuğunda her yeni şiirinde kendini yenileyen ve gelişen bir Osman Hasdemir ile karşılaştım. Yüksüz Göç Şarkısı'ndaki bazı şiirlerini birkaç kez okudum. İlk sorum kitabının isminden hareket ile olacak. Yüksüz Göç Şarkısı' nın anlam dünyandaki yerini merak ediyorum. Göç nedir, göçen kimdir, göç nereyedir ve bu göç neden yüksüzdür?
Yüksüz Göç Şarkısı benim anlam dünyamda hiçbir yere ve şeye ait olamamayı ve aynı zamanda hiçbir yere ve hiçbir şeye sahip olamamayı ifade ediyor diyebiliriz. Göç fiziki de olabilir ruhsal da her ikisi olduğunda daha derin hissediliyor. Üç ayrı şehirde uzun süreler yaşamış biri olarak ömrü adeta parsellere bölüyor bu süreç insanın şehir değiştirmesiyle çevresi bununla birlikte fikirleri değişiyor, tekrar aynı yete dönülse de bu eski yerine tam olarak gelmiyor. Özetle göç fiziksel veya ruhsal yer değiştirme, göçen ben yahut bendeki herhangi biri veya bir şey hatta bir başkasında ben olabilir. Göç bu saydıklarımın herhangi birinden diğerinedir. Göçün yüksüz oluşunun nedeni ise eskiye dair her şeyin eskide kalması ve artık başka birine dönüşüme sebebiyle eski yükler ile birlikte göç olsa bile artık onların benimsenmeyişimdendir. Göçle birlikte her şey değişir yani değişmelidir ki aradığımızı bulabilelim.
2) Bu girizgâhtan sonra söyleşimizin olmazsa olmaz sorusuna geçebilirim. Osman Hasdemir şiire neden başladı? Şiirini geliştirirken beslendiği kaynaklar ve alanlar nelerdi?
Şiire başlama nedenim hayattaki ifadesizliğe ve gelip geçiciliğe zihin penceremden gördüğüm kadarıyla ve şekliyle bir not düşmek arzusu. Şiiri geliştiren yegâne etken yine şiir oluyor yardımcı unsurlar hayatın kendisini gözlem, dizi, film, roman, müzik ve daha birçok etken sayılabilir.
3) Bence şiir adına şairin ortaya koyduğu ilk kitap bir arzunun ürünüdür. Biçim ve anlam yönüyle çokça çalışılmış, bazen güven ile bazen kaygı ile kitapta kendisine yer bulmuş şiirler, şairinin ilk verimi olması sebebiyle çeşitli endişeler oluşturabiliyor. Bu bağlamda Yüksüz Göç Şarkısı'nda en kuvvetli şiir hangisiydi? Mümkünse eğer hikâyesini de duymak isterim?
Tabiiki ilk kitap olması sebebiyle daha eski ve ilk tecrübelerin ışığındaki şiirlerime yer vermek istedim sonradan şiirim başka bi paradigmaya geçmiş olsa bile onları bi kenara atmak istemedim ancak yeni dönem şiirlerimden de kitaba yer vermeyi ihmal etmedim bu sebeple bana göre kitaptaki en güçlü şiir “saudade”. Hikâyesi bir özlemden mülhemdir.
4) İlk kitabındaki tecrübelerinden hareketle ilk şiir kitabını ortaya koymak için hazırlanan çağdaşın şairlere neler önerirsin?
Naçizane önerim acele etmesinler ve tüm şiirlerini koymaya çalışmasınlar içlerine sinmesi önemli gerisi teferruat bana göre.
5) Genel kanıya göre şairin şiirlerindeki kuvveti kadar yazılarının da kuvvetli olması beklenir. Peki senin şiir dışında ilgini çeken, üzerinde çalışmalar yaptığın edebi bir tür var mı? Eğer varsa bunun şiirine yansımaları nelerdir?
Şiir dışında herhangi bir edebi alanda çalışmalarım olmadı ancak zihnimde taslak şeklinde roman ve film senaryoları dolaşmakta ilerde somut bir şeye dönüşür mü aklımda öylece kalır mı ben de merak ediyorum doğrusu.
6) Film ve müzik hafızanı merak ediyorum. Şair, temas ettiği pek çok şeyden ilham alarak şiirini meydana getirir. Bu oluş sürecinin ilk adımı bazen bir film bazen de bir şarkı, bir melodi ile olur. Sezai Karakoç, Liliyar şiirini Lili filminden mülhem ortaya çıkmıştır. Peki senin ilham aldığın bir film, bir müzik, bir sanatçı var mı?
Tabi var ancak müzikten alınan ilham filmlerden alınan kadar keskin ve özdeş olmuyor. Sadece içteki kelimeleri adeta aynı frekansta olanları titreştirerek seçiyor ve başka bir dile dönüştürüyor. Bana en çok ilham veren müzikler Yvan Casar Au Bout du Monde, Moğollar- Dörde Özlem aklıma gelen bunlar ancak müzikler genel anlamda insanı sanatsal ve duygusal anlamda yazabilme moduna çekiyor. Filmlerden ise Matrix filminin son sahnesinde yağmur altında Neo ve Ajan Smith’in kavga sahnesinde yağan yağmurun yakından bakılınca kod şeklinde olması beni çok etkilemişti ve bunun üzerine “-/ weather rain” isimli şiirimi yazmıştım. Matriksin oyun versiyonunda bu kodla harita yağmurlu hale getiriliyordu ve şiir “bu gece kodlanmış bir yağmur” dizesiyle son bulmakta.
7) Çağdaşın şairlerden takip ettiğin, okumaktan keyif duyduğun kimseler var mı?
Elbetteki çok fazla takip ettiğim çağdaşım var en az bir şiirini okuduğum isimler olarak düşünürsek çok fazla özellikle. Bunların başında tabiki dostum Zeki Altın, Bayram Zıvalı, Fatih Memiş, Muhammed Durmuş, M. Emin Metin, Yunus Karadağ, Durmuş Ongun, Mert Mevlüt Gökçe, Bünyamin Ayvaz, Enes Talha Tüfekçi, Eyüp Aktuğ, İlker Şaguj, Eda Yılmaz, Sude Öztürk, Liman Mehmetcihat, Donat Bayer, Cengizhan Genç, Enes Özel ve aklıma gelmeyen bende kitabı dahi olan bir çok çağdaşım şair biliyor ve takip ediyorum onlar büyük ihtimal çoğu beni bilmiyordur.
8) Ubeydullah Öz ve Zeki Altın isimleri senin için neyi ifade ediyor?
Ubeydullah Öz ve Zeki Altın benim için şiirden edebiyattan çok daha öte olan dost hatta kardeşlerim. Edebiyat konusunda ise şiirimin geldiği noktada en önemli yere sahip iki isim. Şiire başlamam olmasa sa devam ettirmem bu kadar keyif almam bu işten Ubeydullah Öz ve Zeki Altık sayesindedir bendeki yerleri ve değerleri ölçülemez boyuttadır.
9) Doktor olduğunu ve mesleğini severek yaptığını biliyoruz. Şiir serüveninde doktorluk mesleğin şiirini etkiledi mi? Bu soruma ilaveten şunu da sormak istiyorum. Anadolu'da yazan ve Anadolu'yu yaşayan bir şairsin. Yaşadığın şehir ve çevre senin edebi kişiliğini oluşturma sürecinde nasıl bir etki bıraktı?
Diş hekimi olmak her kesimden insanla muhatap olmam nedeniyle gözlem anlamında büyük katkısı olmuştur. İnsan bedenini de yakından tanıyor ve biyolojisini biliyor olmak hüzünlerimizin neşelerimizin hormonsal altyapısını biliyor olmak bu duygulara başka pencereden bakabilmeyi öğretmesi adına şiirime etkisi büyüktür.
Yaşadığı ve doğduğu şehir gerçekten de insanın kaderidir ve büyük oranda etkiler hayatı sadece edebi de değil tüm yönleriyle. Benim özelimde Van’da yaşamış olmak şiirime katkısı çok fazladır şehirdeki edebi ortam ve hareketlilik olsun ordaki dostlarım Ubeydullah Öz ve Zeki Altın yine aynı şekilde. Bir de Van’ın kendine has coğrafyası gölün ve doğasının gün batımının insan ruhuna dokunuşu ister istemez ruhtaki edebi noktaları tetikliyor ve geliştiriyor. Van bu konuda inanılmaz bir etkiye sahip diyebilirim. Van gölü kenarında bir gün batımına karşı oturmak çok güzeldi. Şiirlerimde de Van ve Van gölüyle ilgili dizeler sık sık yer almıştır.
10) Şiiri bazen bir ileri atılım bazen ise bir geri çekilme aracı olarak görebiliriz. Kitabının isminden hareketle yolda olan, sık sık yolculuk yapan birisi olduğunu düşünüyorum. "Yolculuk ve şiir" bahsinde düşüncelerini merak ediyorum.
Yolculuk çok farklı şekillerde ve amaçlarda olduğundan şiire yansıması da çok farklı olur. Örnek vermek gerekirse bir şehirden üzgün gitmek gidilecek yere umutsuz gitmek veya tam tersi kavuşmaya veya yeni bir hayata adım için gitmek şiire olan etkisi değişkenlik gösterir. Terkedilen yerdeki anılar varılacak yerdeki yaşantı hepsi şiire dahil olur ve bir şekilde katkıda bulunur. Umarım hepimiz mutlu olacağımız yerlere yolculuk yaparız ve sevdiğimiz yeri terketmek durumunda kalmayız.
11) Hoş sohbetin için teşekkür ediyorum ve yeniden ilk kitabın "Yüksüz Göç Şarkısı"nı tebrik ederim. İnşallah okurunu bulsun, yeni kitaplarına vesile olsun. Bizi okuyanlar için üç şiir kitabı, üç film ve üç şarkı tavsiyesi vermek ister misin?
Ben teşekkür ederim Eyüp bu güzel söyleşi için. Şiir, müzik ve film konusunda zaman zaman ruh halime göre değişkenlik gösterebildiği için tavsiye veremiyorum. Vakit ayırıp okuyanlara ve size çok teşekkür ederim.
Yanıtlar: Osman Hasdemir
Serazat Edebiyat, Sayı 4
0 Yorum:
Yorum Gönder
Bloguma ziyaretiniz için teşekkür ederim. Bu içeriği beğendiyseniz paylaşabilir, yorum yaparak katkıda bulunabilirsiniz. Yeniden görüşmek ümidiyle...