30 Mayıs 2023

, , , , , ,

Feridüddin Attâr’ın “Mantık’ut-Tayr” Manzumundan Hareketle Ömer Kavur’un “Gizli Yüz” Filmi Üzerine Bir Değerlendirme

Mantık'ut Tayr kitabı ve Gizli Yüz filmi

Sinema izleyicisi ile buluşan her film kolektif bir çabanın ürünüdür. Filmin çekim sürecinde ortaya konulan emeği bir amaç etrafında buluşturan ve yönlendiren kişi yönetmendir. Yönetmen kavramı Fransızların “metteur en scene” olarak ifade ettiği “sahneye aktaran yönetmen” ve  “auteur” olarak ifade ettiği “yaratıcı yönetmen” olmak üzere iki  sınıfa ayrılabilir. Türk sinemasında Reha Erdem, Yeşim Ustaoğlu, Semih Kaplanoğlu, Derviş Zaim, Nuri Bilge Ceylan, Metin Erksan ve Zeki Demirkubuz gibi isimler bu sınıflamada yaratıcı yönetmen sınıfında değerlendirilmektedir. Yine bu isimler arasında zikredilen Ömer Kavur ise kendine özgü sanat anlayışı ve yorumlayışı ile çağdaşı olan yönetmenlerden ayrılmaktadır. Kavur’un filmleri temasal boyutlar bağlamında değerlendirildiğinde filmlerinin benzer tematik özelliklere sahip olduğu gözlenecektir. Filmlerde gözlenen bu özellikler “bir Ömer Kavur filmi” etiketinin oluşmasını katkı sağlamıştır. Yapımcının “bir Ömer Kavur filmi” olarak takdim ettiği filmlerden birisi de “Gizli Yüz” filmidir.

Metin Erksan’ın Sevmek Zamanı ve Atıf Yılmaz’ın Ah Güzel İstanbul filmlerinde olduğu gibi Ömer Kavur da Gizli Yüz filminde fotoğraf olgusunu kullanmış, fotoğraf ya da fotoğraflar üzerinden çeşitli hikâyeleri filminde işlemiştir. Gizli Yüz filmi, Orhan Pamuk’un Kara Kitap isimli kitabındaki bir öyküden yola çıkarak ortaya konulmuştur. 1991 yılında izleyiciyle buluşan filmin başrollerini Zuhal Olcay ve Fikret Kuşkan paylaşmaktadır.  Film, ilk bakışta seyirciye bir aşk hikâyesi sunmasına rağmen zaman, arayış, yaşam, insan, yalnızlık, kader, şehir gibi kavramlar etrafında tasavvufi bir anlayış ile kurgulanmıştır. Kavur, filmini Feridüddin Attar’ın Mantık’ut-Tayr isimli eserinde zikredilen bir mesel ile başlatır. Tercümesini Abdulbaki Gölpınarlı’nın yaptığı Mantık’ut-Tayr’ın bir örneğinde bu mesel şöyle zikredilir: “Ne görürse, hep onun yüzüdür; daima onu seyreder. Birlikte bütün sırları tamamlar, tam ve kâmil bir er olur, birliğe erer. Nikap altındaki yüz binlerce sır, güneş gibi parlar, ona yüz gösterir.” (Attâr, 2022). Orhan Pamuk ise eserinde bu meseli daha farklı bir şekilde sunmuştur: “Binlerce binlerce sır bilinecek, O gizli yüz gösterince kendini” (Pamuk, 1990). Ömer Kavur filmini başlatan bu meseli, Orhan Pamuk’un ifadesindeki gibi kullanmayı tercih etmiştir. Film, gizli yüzü ve o sırrı aramakla başlar.

KUŞLARIN DİLİNDE, ARAMAK

İnsanoğlunun yaşamı bir şeyleri kabul etmek ile bir şeyleri reddetmek arasında olup bitenlerin toplamı olarak görülebilir. Yaşam yolculuğunda içine girdiğimiz ve içinden çıktığımız durumlar bizi belirli tercihler yapmaya mecbur bırakmıştır. Bütün bunlar, olup biten her şey bir arayışın yansıması olarak değerlendirilebilir. Doğu Edebiyatında gerek klasik gerek modern eserlerde ifade edilen arayışa rastlamak mümkündür. Türk şair İsmet Özel’in Bir Yusuf Masalı isimli eserinde bu arayış şu mısralarla betimlenmiştir.

Şivekâr bizden biri
Yola çıktı yolu bilmeden
Arıyor bir hedef gözüne kestirmeden
Aradığı ne sevgili, ne efendi, ne sultan
Özünü harekete geçiren onun
Kanını kaynatan candır düpedüz kendi canı.

(Özel, 2012).

İsmet Özel’in Bir Yusuf Masalı’nda Şivekâr’ın çıktığı yolculuk ve arayış farklı bir atmosferde fakat benzer bir derinlikle Feridüddin Attâr’ın Mantık’ut-Tayr isimli eserinde de görülmektedir. Mantık kelimesi Fars dilinde “söylemek, konuşmak, lisân-ı hal ile anlatmak” anlamlarına gelmektedir. Tayr kelimesi ise “kuş” anlamını taşır. Hüdhüd kuşunun yol göstericiliğinde otuz kuş Simurg’a ulaşmak üzere zor bir yolculuğa çıkar. Simurg kuşlar diyarının padişahıdır. Hüdhüd kılavuzluğunda talep, aşk, mârifet, istiğna, tevhid, hayret ve fakru fenâ olmak üzere tam yedi vadiden geçen kuşlar, yolculuğun sonunda büyük bir dergâhın eşiğine ulaşır. Ulaştıkları bu eşikte bir ses işitirler: “Siz buraya otuz kuş geldiniz, otuz kuş göründünüz; daha fazla veya daha eksik gelseydiniz yine o kadar görünürdünüz; burası bir aynadır.” Bu sözün ardından kendisini gösteren Simurg esasen kendilerinden başka bir varlık değildir (TDV, 2013). Attâr, eserini vahdet-i vücûd inancı etrafında kurmuştur. İnanışa göre mevcut olan sadece vahdet-i mutlaktır. Attâr, bu inancı eserinde kuşların diliyle anlatmış ve temsilinde tasavvuf anlayışına da yer vermiştir. Eser bu haliyle beyitlerden oluşmakta ve kısa hikâyeler ile devam etmektedir.

Ne yolun karanlığından ümitsizliğe düş, ne yolun nuruna kapılıp güneşlik taslamaya, kalkış!
Sen kendi zannına kapılıp kaldıkça, ilerlemen de bir pula değmez, gerilemen de!

(Attar, 2022).

Feridüddin Attâr’ın manzum eserinde anlatılan otuz kuşun Simurg’a ulaşmak üzere çıktıkları yolculuk, bu yolculuk boyunca geçilen hakikat vadileri ve nihayet Simurg’a ulaşmalarını ümit ederken kendilerine ulaşmaları sözü edilen arayışın özünü oluşturmaktadır.

ZAMANIN DİLİNDE, ARAMAK

Filmin başlangıç noktasını bir arayış oluşturmaktadır. Bu başlangıç genç bir fotoğrafçının bir kadının aradığı “yüzü” bulmasına yardım etmek için içkili lokantalarda müşterilerin fotoğraflarını çekmesi ile başlamıştır. Genç fotoğrafçının bir süre sonra kadına tutkulu bir aşkla bağlanmıştır. Fotoğrafçının kadına karşı duyduğu bu derin duygu, fotoğrafçının arayışının şekillenmesine vesile olmuştur.

Orhan Pamuk’un öyküsünü oluşturan “Şehirler Şehri, Ölüler Şehri, Garipler Şehri ve Kalpler Şehri” bölümleri yazarın zaman felsefesi üzerinde düşüncelerini şerh eden ögeler olarak değerlendirilebilir. Kavur, kitapta söz edilen bu parçaları filminde ustalıkla kullanmıştır. Zaman tasavvuru bu yönüyle Attar’ın Mantık’ut-Tayr eserindeki otuz kuşun zorlu bir yolculukla geçtiği yedi vadiye benzetilebilir. Manzum eserde olduğu gibi Gizli Yüz’de de bir seyir hali söz konusudur. Bu seyir hali boyunca yorulan, bitkin düşen, yalnızlaşan, düşünen ve düşündükçe derinleşen karakter temsilleri dikkat çekmektedir. Arayışın odağını oluşturan, varmanın değil yolda olmanın muteber olduğunu anlatan her iki eserde de birbirine benzeyen zaman ve mekân tasarımları söz konusudur (Sözen, 2008).

Kavur, pek çok filminde saat imgesini kullanmıştır. Kavur anlatımını saat ve saat kulesi gibi imgelerle güçlendirmektedir. Saat imgesi ile zamanın döngüsel bir düzlemde ilerlediğini ifade ederken, filmdeki karakterlerin her birinde saat bulunması ve sürekli olarak bu saatlerle hareket etmesi kader konusuna da çeşitli göndermeler yapmaktadır. Arayan için aramanın önemli olduğu vurgulanmaktadır. Filmin alt metinlerinden birisi de yolda olmaktır. Karakterlerin her biri bir yolculuğun öznesi konumundadır. Betimlenen, çeşitli sıfatlarla tasvir edilen yolculuklar kişiyi bir yerden başka bir yere ulaştırmak yerine kişinin benliğine dönmesini sağlamayı amaçlamaktadır. Özünü yitiren, varlık şuurunu kaybeden bireyin yalnızlığını derinleştiren nesnelerden kurtulmak için hakikate ulaşmak gerekmektedir.

Attâr’ın Mantık’ut-Tayr manzumunda otuz kuşun zorlu bir yoldan geçip hakikat dairesine ulaşması ve arayanın arayışı sırasında aradığına dönüşmesi gibi Kavur’un Gizli Yüz filminde de genç fotoğrafçı yolcuğunun sonunda saat kulesine ulaşıp, saat kulesinin içinde aradığına dönüşmesi, anlam dünyasında birçok şeyin yeniden şekillenmesi filmin eserden etkilenen tarafları arasında gösterilebilir.

OLMANIN EŞİĞİ, ARAMAK

“Onu seviyormuş. Kendi ruhunu arar gibi, bir rüyadan uyanır gibi seviyormuş.”

“Harita diye birbirimizin yüzlerine bakıyor, hikâye diye ruhlarımızı masaya koyuyoruz.”

(Pamuk, 2016)

İnsanlar sürdükleri hayatta birbirlerine yolculuk olmaktadırlar. Kendi yolculuğunun öznesi konumunda bulunan birisi bir başkasının yolculuğunun nesnesi konumunda bulunabilmektedir. İnsanın bu yolculuğunda yaşadığı ve yaşattığı her şey onun tekâmül seyrinde geçtiği yollar ile yakından ilgili olduğu söylenebilir. İnsanın varlık hikmetini bulma amacıyla çıktığı bu yolculuk onu çeşitli basamaklardan geçirmektedir. Geçilen bu basamakların ardından ulaşılan nokta varlık hikmetini bulduğu noktadır. Kim olduğunu, nereden geldiğini, nereye gittiğini, bu dünyada var olma gayesini ve zamanın dışında kendisiyle beraber her şeyi kuşatan hakikat bilgisini bulmayı hedeflemektedir. Bu anlamda, insanı yolculuğuna çıkaran ilahi bir çağrıdır. İnsan çevresini ve ruhunu kuşatan, onu yolculuğundan ve ulaşmak istediği hedefinden alıkoyan engelleri ortadan kaldırmak zorundadır. Bulmanın değil aramanın, ulaşmanın değil yolda olmanın, doymanın değil tadını duymanın lezzetine varabilmek için, olmanın eşiğe erişebilmek için “Kalpler Şehri”ndeki saat kulesini bulmak durumundayız.

Not: Gizli Yüz filmi, 28. Antalya Film Şenliğinde En İyi Film, En İyi Senaryo, En İyi Müzik ödüllerine layık görülmüştür. Filmin uluslararası gösterimleri de olmuş ve Montreal Film Festivalinde yine aynı yıl En İyi Film ödülüne layık görülmüştür. Filmin uluslararası sinema izleyicisinde gördüğü ilgi ve takdir Ömer Kavur’un filme kaynak oluşturan ögeleri işleyişi ve yorumlayışındaki başarının bir göstergesi olarak yorumlanabilir.

_________________________

KAYNAKÇA

  1. Attâr, Feridüddin, Mantık’ut Tayr, Türkiye İş Bankası Yayınları, 2022.
  2. Pamuk, Orhan, Kara Kitap, Can Yayınları, 1990.
  3. Pamuk, Orhan, Gizli Yüz, Yapı Kredi Yayınları, 2016.
  4. Özel, İsmet, Bir Yusuf Masalı, Şule Yayınları, 2012.
  5. Sözen, Mustafa, Sinemasal Zaman ve Gizli Yüz Filminin Zaman Çözümlemesi, 2008.
  6. TDV,  "MANTIKU’T-TAYR", TDV İslâm Ansiklopedisi, 2013.
Eyüp Aktuğ
Aşkar Dergisi, Nisan - Mayıs - Haziran 2023, Sayı 66

Paylaş:  

0 Yorum:

Yorum Gönder

Bloguma ziyaretiniz için teşekkür ederim. Bu içeriği beğendiyseniz paylaşabilir, yorum yaparak katkıda bulunabilirsiniz. Yeniden görüşmek ümidiyle...