Saadettin Kaynak, Türk müziğinin en büyük isimlerinden birisi olmuştur. Şahsiyeti ve ortaya koyduğu eserleriyle musikimize büyük katkılar sunmuştur. Klasik Türk Müziği'ne çok sayıda eser kazandıran Saadettin Kaynak'ın babası Fatih Camii imam-hatiplerinden Ali Alaeddin Efendi'dir. Aile efradının Kur'an eğitimi ve hafızlık ile birlikte bulunması hasebiyle kendisi de hafızlık eğitimi almış ve hafız olmuştur. Bununla birlikte batı müziğini araştırmış ve batı müziğinin eğitimini almıştır. Bestekar kimliğini şair kimliği ile birleştirmiş, kaleme aldığı şiirlere besteler yapmıştır. Bugün Klasik Türk Müziği'nde keyifle dinlediğimiz pek çok eserin müellifi olan Saadettin Kaynak, 1895 yılında İstanbul'da doğmuş, İmparatorluğun son devrini ve Cumhuriyetin ilk kırk yılını tecrübe etmiştir. 3 Şubat 1961 tarihinde İstanbul'da ebediyete intikal etmiştir.
Sinemamız, musikimiz, edebiyatımız ve diğer sanat dallarımız adına TRT Arşiv'i ve bu bağlamda yapılan dokümantasyon çalışmalarını çok kıymetli buluyorum. Biraz önce hayatından ve müziğimize katkılarından kısaca bahsettiğim
Saadettin Kaynak'a dair pek çok çalışma TRT'nin arşiv sayfalarından temin edilebilir durumdadır. TRT Dinle uygulamasının
Saadettin Kaynak Eserleri başlığı altında 11 eserden müteşekkil bir çalma listesi mevcut. Söz konusu çalma listesinde bestekarın ünlü şarkıları bir araya getirilmiş. Bu yazıma konu olan Uşşak Makamındaki Gül Derler Bana Gül Derler başlıklı şarkıyı o listede bulamadım.
Eserin künyesine değinmek istiyorum. Bestesinin Saadettin Kaynak'a ait olduğunu ifade ettim. Sözlerin sahibini araştırdığımda şarkının esasen bir şiir olduğunu ve bu şiirin Saadettin Kaynak'ın kaleminden çıktığını öğrendim. Müziğimizde ana makamlardan birisi olan
Uşşak makamında bestelenen şarkı formundaki eser, Sofyan ve Aksak usül ile icra edilmekte. Bu şarkıyı ilk defa
Didar Aliye Koyuncu'dan dinlemiştim. Eseri dinledikten sonra güftesinden ve bestesinden son derece etkilenmiştim. Eseri giriş, gelişme ve sonuç olmak üzere üç kısımda değerlendirebilirim.
Gül derler, gül derler bana gül derler
Ben yâr için ağlarım, niçin bana gül derler
Eserin giriş bölümünde birbirini tekrar eden iki mısra bulunmakta. Eseri icra eden yorumcular herhangi bir taksimi beklemeden doğrudan şarkıyı okumaya başlıyorlar. Ardından eser gelişmeye ve eserden alınan lezzet artmaya başlıyor.
Meler gelir, meler gelir kuzular meler gelir
Yiğit aşka düşünce başına neler gelir
Yâri ellerle gördüm, aklıma neler gelir
Hicran oku sevdiğim,sinemi deler gelir
Dağıtır yel eser, duman dağıtır
Nefesin keder dağıtır
Çıktım dağın başına, sordum bu ne dağıdır
Çirkinler otağ kurar, güzel gelir dağıtır
Ak gerdanın üstüne, siyah zülfün dağıtır
Ellerle güler oynar, bana elem dağıtır
Bir kez yüzüme gülmez, ettiği göz dağıdır
Onsuz şeker olsa da yemem bana ağudur
Anadolu'dan, Anadolu insanının duygularından, halk ozanlarının deyişlerinden ve Türk Halk Müziği'nden izler taşıyan eserin gelişme bölümünde yükselip, alçalmalar ile birlikte icra eden sanatçının maharetini ortaya koyan pek çok durak var. Bu yönüyle eser icra eden sanatçıyı zorlayacak anlar yaşatıyor. Özellikle "meler gelir" ile başlayan bölüm ve "dağıtır yel eser, duman dağıtır" ile başlayan bölüm hem icracı için hem dinleyen için ayrıca değerlendirilmesi gerek bölümler arasındadır. Şarkının sonuç bölümünde ise ifade edilen kompozisyon başlangıç noktasına geri dönmüştür.
Gül derler, gül derler bana gül derler
Meral Uğurlu'nun ağdasız Türkçesi ile yorumladığı şarkıları pek severim. Meral Hanım, bu eseri de yine çok duru bir şekilde repertuvarına almış. Şu bağlantıdan dinleyebilirsiniz. Şarkı adına düşüncelerim, yorumlarım bu şekildeydi. Bir başka eserde görüşmek üzere.
0 Yorum:
Yorum Gönder
Bloguma ziyaretiniz için teşekkür ederim. Bu içeriği beğendiyseniz paylaşabilir, yorum yaparak katkıda bulunabilirsiniz. Yeniden görüşmek ümidiyle...