10 Mayıs 2022

,

Adına Yaşamak Dedikleri

İnsan soğuğu sıcaktan, acıyı tatlıdan, geceyi gündüzden ayırt etme yetisini kazandığı andan itibaren kendisini ve içinde bulunduğu çevreyi anlamlandırmaya başlar. Bu anlama gayretinin ilk basamağını "Ben neyim?" sorusu oluşturmaktadır. Bu soruya yaşamamızın her döneminde çeşitli cevaplar bulmuş, bir şekilde kendimizi ve kendimize dair şeyleri tanımlamaya çalışmışızdır. Bu noktada ifadelerimi güçlendirmek adına bir şiire değinmek istiyorum. Yer yer yeniden okuduğum, okudukça heyecan duyduğum şiirlerden birisi... Türk şair İsmet Özel'in Sebeb-i Telif başlıklı şiiri. Şairin yaşama ve hayata bakışını, inançlarını ve aşklarını bulduğumuz Sebeb-i Telif'te şu mısra daima ilgimi çekmiştir.

Diyorum hepimizin bir gizli adı olsa gerek
belki çocuk ve ihtiyar, belki kadın ve erkek
hepimiz, her birimiz gizli bir isimle adaşız

Sebeb-i Telif, İsmet Özel

Hepimiz çeşitli benzerliklerle birbirimize bağlı değil miyiz? Yaşamış olduğumuz hayatları göz önüne aldığımda birbirimize bir çok yönden benzediğimizi düşünüyorum.  İnsanların ve sürülen hayatların birbirine benzerliğinin temelinde "İnsanın yaşama amacı" yatmaktadır. "Ben neyim" sorusuna verilecek olan cevap insanın yaşama amacını şekillendirmekte, dolayısıyla sürmüş olduğu hayata doğrudan etki etmektedir. İnsanın kendisini tanıması, varlık kaynağını ve varlık sebebini bulması şarttır. İnsanı birey olarak diğer insanlardan farklı kılan en temel husus kendisinin farkında olmasıdır.

Eğitim Bilimlerinde "yakından uzağa" ilkesi vardır. Eğitim öğretim sürecinde öğrencilere istendik davranışlar kazandırılmaya çalışılırken yakından uzağa ilkesine göre hareket edilir. Şu durumda insanın öncelikle en yakınını, en yakınında bulunan hakikati bilmesi, fark etmesi gerekir. İnsanın benliğini tanıma sürecinde bu olmazsa olmaz bir durumdur. Peki insanın en yakınında bulunan hakikat nedir? Eş, çocuk, anne, baba, kardeş... Hangisi? Bütün bunlardan önce ruh... İnsan şu beden dediğimiz kılığa karışmadan önce ruhuyla var olmuştu. Ruhuyla çevresiyle, yaratıcısıyla irtibat kurmuştu. Eşyaya ve hadiselere o pencereden bakmış, bunlar arasındaki ilişkiyi yine o pencereden değerlendirmişti. Hemen yanı başımızda duran, insanı diğer canlılardan ayıran ve ona bir benlik, bir kimlik kazandıran bu hakikati göz ardı ettiğimizi düşünüyorum.

İfade ettiğim "Ben neyim?" sorusuna bulduğumuz cevap insanda yeni arayışların kapısını da aralayacaktır. "Ben bir yolcuyum." cevabı ile yolu ve yolda olmayı hatırlayabiliriz. Adına yaşamak dedikleri şu dünya hayatının bir yolculuk olduğu gerçeğine ulaşabiliriz. Bu gerçekle birlikte her şeyin gelip geçici olduğunu, insanın bir konar göçer olduğunu kendime yeniden hatırlatıyorum. Şu dünya hayatında çeşitli hırs ve ihtiraslar ile yakınımızı ihmal edip, uzağa meylettiğimiz dönemler vardır. İsmet Özel yine Sebeb-i Telif başlıklı şiirinde şu mısralarıyla bu durumu ifade etmektedir.

Başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız
ve devam ediyor başkalarının hınçlarıyla
düşmanı gösteriyorlar, ona saldırıyoruz

Sebeb-i Telif, İsmet Özel

Duyduğumuz aşk, taşıdığımız öfke, sürdüğümüz hayat ve kendimize dost ve düşman saydığımız insanlar bizim ve adına yaşamak dediğimiz şu hayatın kıymetini belirlemektedir. Hâlimize ortak ettiğimiz her şey bu kıymeti yükseltmekte veya düşürmekte. Yanında durduklarımız ve karşımıza aldıklarımız aslında bütün bunların çerçevesini oluşturmaktadır. Bu düşünceler içerisinde yazıma son verirken, sizleri şu soruya verdiğimiz cevaplar üzerinde yeniden düşünmeye davet ediyorum. Ben neyim?

Paylaş:  

0 Yorum:

Yorum Gönder

Bloguma ziyaretiniz için teşekkür ederim. Bu içeriği beğendiyseniz paylaşabilir, yorum yaparak katkıda bulunabilirsiniz. Yeniden görüşmek ümidiyle...