7 Mart 2022

Biz Nerenin Miskiniyiz

Bazen duyduğumuz bir şarkıyla, bazen gördüğümüz bir fotoğrafla, bazen de bir film karesiyle kendisini bize tekrar hatırlatan, bakın ben hala buradayım diyen hatıralar vardır. Hatıra ismini verdiğimiz o duyuşun konakladığı yer sadece hafıza mıdır? Kalp ismini verdiğimiz ve bize türlü güzellikleri hissettiren o kutsal mekanın bu hatırlayışlar da hiç mi payı yok? Gelin şimdi sözünü ettiğimiz bu kelimeleri irdeleyelim.

Hatır, hatıra, hatırlayış, hafıza...

Hatır kelimesi dört anlam taşımaktadır.  "Düşünme, akılda tutma" bu kelimenin ilk anlamı. İkinci anlamı ise "gönül, kalp" gibi kelimelerdir. Hatırını incitmemek kelimesini gönül kırmamak, kalp kırmamak anlamında kullanmaktayız. Birine karşı duyduğumuz sevgiyi ve saygıyı ifade etmek için de hatır kelimesine başvururuz. Eskiler ne güzel söylemiş, bir acı kahvenin kırk yıl hatırı olurmuş. Mesela bir dostumuzun halini, durumunu öğrenmek içinde bu kelimeye müracaat ederiz. Şimdi düşünün bakalım en son kim, ne zaman sizin hatırınızı sormuştu. Peki siz en son siz kimin, ne zaman hatırını sordunuz?

Bazı insanlar vardır eskiyi, eski yılları öve öve bitiremez. Bazı insanlar da eskiden ve eski yıllardan söz açılınca nefretle konuşmaya başlar. Sözünü ettiğim bu her iki insan tipini de anlamak da zorlanıyorum. Elbette bu iki farklı düşünceyi açıklayan, neden - sonuç ilişkisine dayandıran açıklamalar olacaktır. Bana sorarsanız eskiye göz kırpan ve geleceğe de bakan şimdiki zamanı doya doya yaşamaktan yanayım. Yani bir şeyler yaşamıyormuş gibi yaşamayalım. Her şey öyle hızlı ki, bu müthiş yaşama sürati içerisinde sanki yaşamıyormuş gibi yaşıyoruz. Böyle hızla akıp giden bir yaşamın ardından geriye anlatacak bir hikaye, hatırlayacak bir hatıra kalmayacak gibi. Bu yüzden anlatacak hikayelerimizin, hatırlayacak hatıralarımızın olması için yavaşlamamız gerekiyor.

Şimdi biraz yavaşlayalım ve düşünmeye başlayalım. Hafıza kavramını düşünelim şimdi. Bence hafızamız kapalı kutu gibidir. Yaşadıklarımızı, yaşayamadıklarımızı, biz de iz bırakanları, bizim iz bıraktıklarımızı hasılı hayatımızın bir köşesinde bizi yakalamış olan ne varsa içine attığımız bu kapalı kutuyu anlamak pek güç. Hafıza ismini verdiğimiz o şeyi bir sinema perdesine de benzetebiliriz. Bazen siyah beyaz, bazen rengarenk görüntüleri -gözümüzü kapattığımızda- o perdeden izlemiyor muyuz?

***

Büyük Türk şairi Yunus Emre bir şiirinde şöyle der;

"Adımız miskindir bizim, düşmanımız kindir bizim,
Biz kimseye kin tutmayız bütün alem birdir bize."

Hafızamız dostlukları, mutlulukları ve sevinçleri diri tutmalı; düşmanlıkları, üzüntüleri ve öfkeleri ise unutmalıdır. Şair Yunus Emre "adımız miskindir bizim" diyerek aslında hayatı yavaş yaşamaktan da söz etmektedir. Miskin, bir yerde sürekli bulunan, çok yavaş hareket eden, olaylar ve durumlar karşısında mevcut halini koruyan anlamlarına gelir. Günümüzde bu kelime pek hoş şeyler çağrıştırmamakta. Fakat kelimenin asırlar önce kullanım şekline ve manasına bakarsak şairi ve şairin ne demek istediğini daha iyi anlamış oluruz.

Mesken kelimesi ile miskin kelimesinin arasında bir ilişki var. Miskin kelimesini biraz önce ifade ettim. Bir yerde, bir durumda sürekli sabit duran, çok yavaş hareket eden, hayatın akışı içerisinde mevcut konumunu koruyan anlamlarını taşıdığını yineledim. Mesken kelimesi ise konut, hane anlamlarını taşımaktadır. Şimdi şu soruyu cevaplamaya gayret edelim.

Biz nerenin miskiniyiz?

Sevginin, muhabbettin ve güzelliğin mi?

Yoksa öfkenin, kinin ve çirkinliğin mi?

***

Bir kaç gündür parça parça kaleme aldığım yazıyı burada noktalarken yarının 8 Mart Dünya Kadınlar Günü olması sebebiyle öfkenin, kinin, çirkinliğin ve kötülüğün son bulduğu, sevginin, merhametin, güzelliğin ve iyiliğin her şeyi içine aldığı bir dünyaya kavuşmayı diliyorum.

İnsanların savaşlarda ölmediği, çocukların çocukluğunu doyasıya yaşayabildiği, çalışanın emeği karşılığında hakkını eksiksiz alabildiği, sömürünün ortadan kalktığı bir dünyaya bir an önce kavuşmak duasıyla...

Paylaş:  

1 yorum:

  1. bir insanı bile bile kırmak savaşta işlenen suçlar gibi gözümde

    YanıtlaSil

Bloguma ziyaretiniz için teşekkür ederim. Bu içeriği beğendiyseniz paylaşabilir, yorum yaparak katkıda bulunabilirsiniz. Yeniden görüşmek ümidiyle...