"Herkes bu meydana bir zafer için gelir, ben ise sâde sana yenilmek için geldim."
Sâmiha Ayverdi, Yusufçuk
Mütefekkir ve mutasavvıf bir yazar: Sâmiha Ayverdi. Roman, hikâye, hatırat, makale ve inceleme türünde eserler veren Ayverdi ile henüz tanışmış değilim. Onun yazın dünyasına henüz girmedim. Onu okuyanların ve eserlerini inceleyenlerin tavsiyesi üzerine Yusufçuk kitabı ile Sâmiha Ayverdi okumaya başlayacağım. Yazımın hemen başında alıntıladığım cümle de Yusufçuk kitabından. Şuan Ursula K. Le Guin'in Yerdeniz Büyücüsü isimli kitabını okuyorum. Okuma hızım yavaş olsa da bir hafta içerisinde kitabı bitirmeyi planlıyorum. Ardından Yusufçuk kitabı ile yola devam edeceğim.
Alıntıladığım cümle için biraz düşünmek ve düşüncelerimi sizlerle paylaşmak isterim. Cümle içerisinde "meydana çıkmak, zafer elde etmek ve yenilmek" kelimeleri dikkatimi çekti. Meydana gelmek, meydana çıkmak ile kastedilen şeyin dünya sahnesi olduğunu düşünüyorum. İnsanlar bu dünya sahnesinde göründüğü süre boyunca sürekli bir mücadele içerisindeler. Hemen herkes bu süre boyunca kazanmanın, bir zafer elde etmenin yollarını arıyor. Kimileri kendi nazarında bunu başarıyor, kimileri ise yine kendi nazarında bunu başaramıyor. Cümlenin sahibi "ben ise sâde sana yenilmek için geldim." diyor. Peki zafer ve yenilgi kelimeleri bende hangi çağrışımları uyandırdı?
Bu dünyada insan iyiliğin, güzelliğin, huzurun ve saadetin arayıcısıdır. İnsanların bir bölümü iyiliği, güzelliği, huzur ve saadeti bulmak, onu kazanmak için mücadele eder. Savaşır ve zafer kazanmak için elinden geleni yapar. Kazancın ve zaferin daha güzel evlerde oturmakla, daha güzel arabalara binmekle, daha konforlu bir yaşam sürmekle elde edildiğini düşünenler mutlaka olacaktır. Bu saydıklarımın arayışı içerisinde akıp giden insan, bütün kuvvetini bu cihette tüketirse iyiliği, güzelliği, huzur ve mutluluğu fark etmeye takati kalmayacaktır. Çünkü mücadelesini ve arayışını sadece maddi bir kapıyı aşındırmak ile sürdürmek insanı asıl olandan uzaklaştırır. Şu halde cümlenin, virgülden sonraki kısmını iyi idrak etmek önemlidir. Yazar cümlenin ikinci kısmında yenilmekten söz ediyor. İyi de kim mağlubiyetle huzura erer ki... Hangi insan yenilgiyle mutluluğa kavuşur ki... İnsanın neyi kazandığını ve neyi kaybettiğini, elinde kalanı ve elinden yiteni tayin eden şey bence insanın kime karşı zafer elde edip, kime karşı yenildiğidir.
Israrla ve inatla iyilik halini kovalamak, mutlu olmak, güzel olana ulaşmak ve onu elde tutmak için mücadele etmenin insanı bir zafere taşımayacağı düşüncesindeyim. Önce neyi niçin aradığımızı düşünelim. İyi olanın, güzel olanın kim olduğunu bilmek mücadelemizi kolaylaştırır. İyiliğin ve güzelliğin sahibi; bir olan ve mutlak olandır. O'nun yüceliği ve bilgisi her şeyin üzerindedir ve her şeyi kuşatmıştır. O'nun kuşatıcılığını kabul edip, teslim olmak ile iyiliğin, güzelliğin bizi ve çevremizi kuşattığını hissederiz. Bu meydanda, bu dünya sahnesinde bir zafer elde etmek istiyorsak; O'na yenilmemiz, O'na teslim olmamız gerekir.
***
Gardırobumda uzun zaman hiç giymediğim gömlekler, pantolonlar veya hırkalar vardır. Uzun zaman sonra bu kıyafetlerden birisini giydiğimde bazen cebinde para bulurum. Kendi kıyafetimin cebinde bulduğum bu para beni o anda mutlu eder, yüzümü güldürür. Bir anda karşıma çıkan, yüzümde gülümsemeye sebep olan o şey aslında başından beri oradaydı. Sadece onun oradaki varlığından ben haberdar değildim. Bu örneği yaşamımıza uyarlamak istiyorum. İnsan da bazı şeyleri ömür gardırobunun bir köşesinde unutuyor. Aklımızın ucuna gelmeyen, varlığını unuttuğumuz o şey bir vesileyle karşımıza çıktığında o anda mutlu oluyoruz. Yüzümüzde bir tebessüm oluşuyor. Bu vesileyle ben diyorum ki, ara sıra kalbimizi yoklamalıyız. Belki orada unuttuğumuz bir şeyler vardır ve varlığını unuttuğumuz o şeyi tekrar bulduğumuzda belki yeniden yüzümüzde bir tebessüm oluşur.
***
Acı içindeyiz, sebebi ise cennet ülkemizin bir çok bölgesinde meydana gelen orman yangınları. Daha geçtiğimiz ay eşim ile o bölgedeydim. Doğasına hayran kalarak ayrılmıştık. Haber bültenlerinde gelip geçtiğimiz yolları, nefeslendiğimiz ormanları gördük. Bu anlamda elimizden ne geliyorsa yapmalıyız. Bütçeniz uygunsa TEMA Vakfı'na fidan bağışı yapabilirsiniz. Ben inanıyorum ki hepimiz el ele verdiğimiz zaman bu zorlu günlerin üstesinden geleceğiz.
***
Sâmiha Ayverdi'nin Yusufçuk isimli kitabını okuyacağımı ifade ettim. Sadık Yalsızuçanlar, söz konusu kitabı inceleyen bir yazı kaleme almış. Önce o yazıyı okuyup, ardından Yusufçuk'a başlayacağım. Sizin de dikkatinizi çeker diyerek "Samiha Ayverdi'nin Yusufçuk'u Üzerine" başlıklı inceleme yazısını paylaşmak istedim.
0 Yorum:
Yorum Gönder
Bloguma ziyaretiniz için teşekkür ederim. Bu içeriği beğendiyseniz paylaşabilir, yorum yaparak katkıda bulunabilirsiniz. Yeniden görüşmek ümidiyle...