29 Temmuz 2021

, ,

Durum Raporu /üç

Temmuz ayının bizim için hareketli başladığından söz etmiştim. Muğla tatili, kurban bayramı, yolculuklar falan derken Temmuz ayı hayli uzun geldi. Şimdi ne kadar çok şey yapmışız diyorum. Bu durum bana şunu hatırlattı. Bir günü verimli bir kullandığımızda, iyi değerlendirdiğimizde, geride bıraktığımız o gün diğer günlere nazaran daha uzun geliyor. Fakat günü iyi değerlendirememişsek, verimli kullanamamışsak o gün çabucak bitiyor ve yaşanan güne dair akılda kalıcı bir şey olmuyor. Tabi, bu yazdıklarım tamamen kişisel tecrübelerime dayalı ifade ettiğim durumlar.

Şuan yaz dönemindeyiz. Gün ışığının daha uzun süre yeryüzünde kaldığı bir dönem. Ben böylesi yaz dönemlerinde sanki daha çok yaşıyormuş gibi bir hisse kapılıyorum. Daha önce de sizinle paylaşmış olmalıyım. Mevsimler arasında en çok sevdiğim yaz mevsimi, aylar arasında ise Haziran... Bak şimdi burada bir tezat var. Yaz mevsimini ve Haziran ayını severim dedim ama yaşadığımız şehir tam bir kış şehri. Eskiden bizim için Haziran'ın ve yaz mevsiminin gelişi, tatili - memlekete gitmeyi - sokakta doya doya oyun oynamayı ifade ederdi. Belki de bu yüzdendir Haziran aylarına olan düşkünlüğüm.

Bugün günü daha etkili nasıl kullanabilirim, nasıl daha verimli hale getirebilirim üzerine düşündüm. Düzeni ve tertibi, zamanlamayı ve planlamayı seven bir yapım vardır. Günümü aşağı yukarı bir plan üzerine yaşıyorum. Alışverişe çıkarken bile hanım ile evde alınacaklar listesi yaparız ki alışveriş sırasında nereye, ne zaman yöneleceğimiz belli olsun, bize vakit kaybettirmesin diye. Benim şuanda yapmaya çalıştığım şey, işe giderken ve işten gelirken toplam sürem iki buçuk saat. Rahat koltukları olan bir otobüs ile her gün gerçekleştirdiğim bir yolculuk bu. Kış aylarında bu iki buçuk saatlik süreyi uyuyarak değerlendirirdim. Günlerin uzaması ile birlikte artık işe giderken ve işten gelirken uyumuyorum. Peki ne yapıyorum. Müzik dinliyorum, YouTube'a da geziniyorum. Popüler aramaları, trendlere giren olayları inceliyorum. Bazen de dışarıyı izleye izleye bu iki buçuk saatlik yoluculuğu bitiriyorum.

Bugün kendime bir karar aldım. Ursula L. Le Guin'in kitaplarını okuma listeme aldım. Bu yolculuklarda onun kitaplarını okuyacağım. Listenin başında ise Yerdeniz Büyücüsü isimli kitap var. Büyümek, büyü ve büyücülük üzerine kurgulanmış fantastik türde bir roman. Neden olmasın, evden üniversiteye - üniversiteden eve giderken toplam da bir saatim şehir içi otobüste geçiyordu ve ben bu sürede Harry Potter serisinin kitaplarını bitirmiştim. Yarın sabah itibariyle kitaba başlıyorum. Toplamda altı kitaptan oluşan bir seri.

***

Sizlere pratik bir bilgi vereyim. Daha doğrusu benim yeni öğrendiğim ve işimi kolaylaştıran bir durumdan söz edeyim. İşim gereği Microsoft Office programlarını sıklıkla kullanıyorum. Yazışmalarımızı, oluşturduğumuz belgeleri ve daha bir çok şeyi Word uygulaması ile yapıyorum. Programı açtığım da her defasında yazı tipine ve harf puntosuna müdahale etmek zorunda kalıyordum. Çünkü varsayılan yazı tipi Calibri idi ve harf puntosu on birdi. Ben de on iki punto Times New Roman yazı tipini kullanıyordum. Oysa bunun bir ayarı varmış. Kontrol tuşu ile aynı anda U harfine (ctrl + u) bastığınızda yazı tipi ayar penceresi açılıyor. O pencereden istediğiniz yazı tipini ve puntosunu seçip varsayılan olarak kaydettiğinizde artık her program açılışında ayar yapmak zorunda kalmıyorsunuz.

***

Kurban Bayramı'nı geride bıraktık. Büyüklerimizin elini öpmeyi, küçüklerimizle kucaklaşmayı, anne baba - akraba ziyaretlerini özlemişiz. Allah nice bayramlara daha sevdiklerimizle çıkarsın.

Paylaş:  

0 Yorum:

Yorum Gönder

Bloguma ziyaretiniz için teşekkür ederim. Bu içeriği beğendiyseniz paylaşabilir, yorum yaparak katkıda bulunabilirsiniz. Yeniden görüşmek ümidiyle...