Ferruh Başağa'nın Barış İçin tablosu |
"Benim düşünceme göre aşk, ruhların çeşitli yaratıklar arasında bölünmüş parçalarının birleştirilmesidir. Bu birleşme onların en yüksek temel ögelerinde meydana gelir. Beraberlik ve ayrılığın, varlıkların birleşimi ve ayrışımıyla ilgili olduğunu biliyoruz. Her şekil kesinlikle kendine uygun olan şekli çağırır; onu arar, bulur. Her şey misli mislinedir. Aramızda karşıtların birbirini ittiğini , benzerlerin birbirlerini çektiğini, hemcinslerin birbiriyle uyum sağladığını bilmeyen yoktur. Niçin aynı durumlar ruhlar için söz konusu olmasın? Allah Adem’in eşinde bulacağı ısınmanın nedenini Havva'nın kendisinden bir parça bulmasında kılmıştır."İbni Hazm, Güvercin Gerdanlığı
İnsan temelde eksiktir. Bu insanda varoluşsal bir açmazdır. Temeldeki bu eksiğin farkına varabilmek için insan kelimesini tanımlamak ve tamamlamak gerekecek. Şeyh Sadi Şirazi'ye göre, insan, üç beş damla kan ve bin bir endişedir. İnsan eksik olduğunu idrak ettikten sonra, bu eksikliği kapatabilmek, tamamlayabilmek adına bir arayışın içine girer. İnsanın tamamlanmak adına giriştiği bu arayış boyunca tedirginlik, korku ve endişe kendisine eşlik edecektir. Burada sorulması lazım gelen soru şu olmalıdır.
Neyi, niçin arıyorum?
İnsan, arayışına çıkmadan evvel bu sorunun cevabını verebilmelidir. Şu halde üzerinde düşünülmesi gereken ilk şey: Nerede eksiğim, eksikliğimi kapatacak şey nedir ve bu eksikliği niçin tamamlamalıyım?
İnsan tabiatı gereği bir şeye bağımlı olmak durumundadır. İnsanın temeldeki bu eksikliği bunu gerekli kılmıştır. Ortalama bir insan ömrünün bu dünyadaki serüvenini düşündüğümüzde, bağlı olmak ve bağlı kalmak durumunun dünyaya gözlerini açışla başlayıp, dünyaya gözlerini kapatışla yeni bir merhaleye sıçradığını anlarız.
Eksik olma halinin, yarım olma durumunun farkına varan insan, kendisinde farkına vardığı bu durumu çeşitli yollar ile tamamlamaya çalışır. Bu tamamlanma hikayesinde kimileri; bunu bir eser ortaya koyarak ve ortaya koyduğu eseri insanlara duyurmaya çalışarak yapar. Kimi insanlar ise tamamlanma serüveninde hayatını idame ettirecek bir gelir ve başını sokacak bir evin temini için uğraşır. Bütün bu arayışa karşılık elde kalan şey ise tamamlanabilmek, eksik olma halinden uzaklaşabilmek adına girişilen işlerin ve içine girilen durumların insanı tamam olmaya yaklaştıramamasıdır. Dünya ismini verdiğimiz bir sahnenin içinden geçiyoruz. Her birimiz ayrı bir hikayeyi yaşıyor olsak bile aslında hepimizin hikayesi ortak bir zemin üzerinde şekilleniyor. İbni Hazm'ın Güvercin Gerdanlığı isimli eserinden iktibas ettiğim bölümde "bir olma, birleşme" meselesi ruhların çeşitli yaratıklar arasında bölünmüş parçalarının birleşmesiyle mümkün olduğunu ifade ediyor.
Yaklaşık bin yıl önce kaleme alınan Güvercin Gerdanlığı, meselenin merkezine insanı alırken, aşka dair çeşitli tarifler oluşturmuş. Aşk üzerine oluşturulan bu tariflerden yola çıkarak esasen insanı ve insana dair olan her şeyi tek bir kelime ile özetlemeye çalışmış.
Bu dünyada bir çok şey başka şeylerle telafi edilebilmektedir. Eksilen bir çok şey çoğu zaman kolayca tamamlanabilmektedir. Peki eksilen tarafın öznesi insan olduğu zaman, onu tamamlayacak şey nedir? Güvercin Gerdanlığı'nda da işaret edildiği üzere tamamlanma hali ancak başka bir ruha yapışmak ve onu bütün varlığı ile kucaklamak ile mümkündür.
0 Yorum:
Yorum Gönder
Bloguma ziyaretiniz için teşekkür ederim. Bu içeriği beğendiyseniz paylaşabilir, yorum yaparak katkıda bulunabilirsiniz. Yeniden görüşmek ümidiyle...