Mustafa Melih Erdoğan’a
telefon gelir, şiir bölünür
bilenmiş bir bıçak olur ağzım
dilimi yontan yirmi dokuz yaranın ortasında, bilardo masalarında
beyaz gömleklerin, belgegeçerlerin, kabul günlerinin
çok tanrılı törenlerin, stabil nöbetlerin arasında
dağılır fotoğraflarda seyiren esmer delikanlılar
ölüm şekerlemelerle sunulur bizim çocuklara.
faaliyet raporlarında yeri yok bunun ve diğer olanların
dünyanın gavurlukla meşhur olduğu geçmiyor evraklara
kalem aleyhime duruyor masada, ha kırıldı ha kırılacak.
klavyelerde, gazetelerde ilahlar çok resimli, mühürler tamam, ekmek taze
sofrada dinmeyen kaşık sesleri, makina sesleri, pazar gezmeleri
homurtum evcimen, baba neşeli, anne şen.
yağmur amerika için tehlikeli bir maddedir,
piyasalar tedirgin olur suriyeli çocuklar sınıra yaklaşınca
yağan her damla zayıflatır dünyaya tutunan kolları
görünmeyen yaralar usulca iyileşir
yasemenler daha gür kokar dağlarda.
bankalar, holdingler, mezar kazıcıları, kalpazanlar
elimize silah tutuşturup namluyu bize doğrultanlar
afro sokaklarda, şişkin etine dolgun bir sırıtışla, ödemli kahkahalarla
çöl ülkelerine can simidi ihraç eden tüccarlar
harladığınız bu ateş, ceketinize sinen şam, tende biriken acı
yutacak sizi ummadığınız bir anda.
öyleyse daha derine girsin bıçak, ciğere kadar
washington’a kadar girsin, alsın sırtımızdan şu haçı
daha içe sesleniyorum, daha geniş açıyla,
yürümekle başlar başlar her şey
kır gezmesine çıkıyor gibi, cuma gecelerine
bahr’ül medidlere, şifa-i şeriflere
gidelim coşkun ırmakları, gürbüz kısrakları bıraktığımız ülkeye
koşmayı da hatırlarız bombalar patlayınca ensemizde.
Eyüp Aktuğ, Karanfil Fanzin, Sayı 20
0 Yorum:
Yorum Gönder
Bloguma ziyaretiniz için teşekkür ederim. Bu içeriği beğendiyseniz paylaşabilir, yorum yaparak katkıda bulunabilirsiniz. Yeniden görüşmek ümidiyle...